Translation of "Asıl" in Arabic

0.008 sec.

Examples of using "Asıl" in a sentence and their arabic translations:

Asıl konu da bu.

وهذه هي نقطتي الرئيسية.

İyileşme asıl burada başlar.

ولكن يبدأ حيث تبدأ عملية الشفاء نفسها.

Zaten asıl konumuzda buydu

كان هذا بالفعل في موضوعنا الرئيسي

Asıl önemli noktaya gelelim

دعونا نصل إلى النقطة الرئيسية

Asıl branş alanın nedir?

ما هو مجال عملك؟

Benim asıl kişiliğim öğretmenliğimdir.’’ der.

شخصيتي الأصلية هي التدريس."

Onun asıl kişiliği öğretmenlikti, eğitimdi.

شخصيته الأصلية، التدريس التعليم.

Asıl amaç hedeflerinizle davranışlarınızın uyuşmasıdır

إن الفكرة من ذلك تتمحور حول جعل أهدافك تتوافق مع تصرفاتك،

Asıl sihir kağıt üzerinde olmuyor.

كان أن السحر الحقيقي لا يُنجزُ على ورقة،

Asıl sihir okuyucunun zihninde gerçekleşiyor.

بل يحدثُ في عقل المشاهد،

Asıl çekiciliği sınırları yıkıyor olması.

وجمالها يكمنُ في أنها تتخطى الحدود.

Asıl sır bundan kaynaklı olabilir

قد يأتي السر الحقيقي من هذا

Asıl ismi Ali Kemal Sunal

اسمه الحقيقي هو علي كمال سونال

Bunun asıl sebebi bu virüsler

السبب الرئيسي لهذا هو الفيروسات

Ama asıl başarı burada gelecekti

لكن النجاح الحقيقي سيأتي هنا

Bizim burada asıl görmemiz gereken

ما يجب أن نراه هنا

Fakat asıl ilginçlik şurda başlıyor

لكن الشيء الحقيقي المثير للاهتمام يبدأ هنا

Bu videodaki asıl amacımız şuydu

كان هدفنا الرئيسي في هذا الفيديو

çünkü asıl stres hormonu olan kortizol,

وذلك لأن الكورتيزول، وهو هرمون الإجهاد الرئيسي،

Asıl soru şu, şimdi ne olacak?

السؤال هو، ماذا يحدث بعد ذلك؟

Yahu bizim asıl amacımız bunlar değil.

هذه ليست أهدافنا الرئيسية.

Asıl anormallik şurada karşımıza çıkıyor bizim

نرى الشذوذ الحقيقي هنا

Fakat sömürgecilik öncesi Filipin kadınlarının asıl gücü,

لكن المفتاح الحقيقي لقوة المرأة الفلبينية قبل الاستعمار

Asıl önemli olan şey, menopozda oldukları gerçeğiydi.

ما يهم أكثر هو أنهن كُن في سن اليأس.

Benim için asıl önceliğin ne olduğunu anladım;

إذا انتخبت رئيسًا لجمهورية سيراليون،

Bu bizi insan yapan asıl şeyi baskıladı.

لقد كبت أهم الأمور التي تجعلنا بشراً.

Tabii ki asıl soru, neden böyle olduğu.

بالطبع السؤال هو، لماذا يحدث هذا؟

Ancak Roma'nın asıl odak noktası kendi topraklarında.

لكن التركيز الرئيسي لجهود الحرب الرومانية هو على تربة الوطن

O halde insanları asıl motive eden ne?

إذن، ما الذي يجعل الناس متحفزين؟

Bir arkadaşımız soruyor ya saçlarım asıl olmuş

صديق يسأل أو شعري حقيقي

Göbeklitepeyi asıl önemli yapan şey ise şu

ما يهم حقا هو زر البطن

Zeka demişken asıl zeka ürünü karıncaların yuvaları

بالحديث عن الذكاء ، منتج الذكاء الحقيقي هو عش النمل

Fakat sıkı durun bunun asıl ilginç tarafı

ولكن ابقوا محكمين ، الشيء المثير للاهتمام حول ذلك

Tarafından değerlendirilmektedir. Evlilikten, evliliğin asıl anlamı olan

الاصيل للزواج الا وهو الاستقرار ومن جانبٍ اخر ظهر للواجهة ايضاً

Ama asıl cümlesini bu cümleden hemen sonra söylemiştir.

ولكن الجملة الأساسية قالها بعد هذه الجملة.

Ve artan kardiyovasküler riskin asıl sebebi de bu.

وهذا هو السبب الحقيقي لارتفاع خطر التعرض لأمراض القلبية الوعائية.

Bize burada asıl verilmek istenilen mesaj ise şu

الرسالة المراد توجيهها إلينا هنا هي تلك

Bunun asıl bağırılması gereken yer Türk Tarih Kurumudur

النقطة الرئيسية لذلك يجب أن يصرخ هي الجمعية التاريخية التركية

Temmuz ayı başlarında toplanan Askeri Konsey'de asıl mesele

في مجلس الحرب الذي عقد في أوائل يوليو، أوّل قرار تمّ اتخاذه،

Öyleyse asıl soru, bu artışa ne sebep oluyor?

لذا فإن السؤال هو ، ما الذي يسبب هذا الارتفاع؟

Ama, ironik bir şekilde, asıl sıkıntıları daha yeni başlıyor.

ولكن من المفارقات أن مشاكله بدأت للتو

Bu filmde asıl anlatılmak istenen şey bu değil miydi

لم يكن هذا ما كان يعنيه حقا في هذا الفيلم؟

Ancak Merkatör projeksiyonunun asıl amacı navigasyon görevi görmektir; Okyanusda

لكن السبب الحقيقي لاسقاط ميركاتور هو الملاحة, فالاسقاط يحفظ الأتجاهات

Ve bu kesinlikle yardımcı oldu, ama asıl ihtiyacım olan yerde,

وساعد هذا بالطبع لكن لم يساعدني في نقطة احتياجي

Sürekli tartışma yaratan bu grubun asıl derdi ilerleme fikrinin kendisi.

فكرة التقدم هي ما يرعب الطبقة الثرثارة.

Asıl sorulacak soru şu ama sorun koltukta mı bizde mi

السؤال هو السؤال الحقيقي ، لكن هل المشكلة معنا؟

Bu numaranın gerçek amacı asıl büyük parçamız için bir şey yapmaktı.

الهدف الرئيسي من الخدعة هو القيام بشيء أعمق.

Bizim burada asıl sormamız gereken şey şu biz geçmişte miyiz gelecekte miyiz?

ما يجب أن نسأله هنا هو ما إذا كنا في الماضي أم أننا في المستقبل؟

Katılan asıl cazibesi Kocası, göçü ve başarısı, Yabancı bir ülkede yaşamak zorunda kaldığı

سحر العطري التي شاركت زوجها الهجرة والنجاح حياةٌ طبيعيةٌ

Fakat sloganı bu olmasına rağmen Google'ın asıl amacı insanlığa hizmet değil tamamen paraya hizmet.

ولكن على الرغم من هذا الشعار ، فإن هدف Google الأساسي ليس خدمة الإنسانية ، بل المال البحت.