Translation of "Vivido" in Turkish

0.011 sec.

Examples of using "Vivido" in a sentence and their turkish translations:

¿Has vivido aquí antes?

Daha önce burada yaşadın mı?

Yo he vivido aquí.

Ben burada yaşadım.

Nunca hemos vivido aquí.

Burada hiç yaşamadık.

He vivido aquí desde 1990.

1990'dan beri burada yaşamaktayım.

He vivido aquí mucho tiempo.

Uzun zamandır burada yaşıyorum.

He vivido antes en Kobe.

Daha önce Kobe'de yaşadım.

Hemos vivido en esta casa.

Biz bu evde oturduk.

¿Por cuánto han vivido aquí?

Ne kadar süredir burada yaşamaktasın?

Ya he vivido en Coimbra.

Zaten Coimbra'da yaşadım.

- Ojalá mi padre hubiera vivido mucho más.
- Ojalá mi padre hubiera vivido más.

Keşke babam daha uzun yaşasaydı.

¿Cuánto tiempo has vivido en Sanda?

Ne kadar süredir Sanda'da yaşamaktasın?

Ella ha vivido siempre en Otaru.

O, her zaman Otaru'da yaşadı.

Él siempre ha vivido en Tokio.

Her zaman Tokyo'da yaşamaktadır.

El parece haber vivido en España.

O, İspanya'da yaşamış gibi görünüyor.

He vivido aquí mi vida entera.

Hayatım boyunca burada yaşadım.

Ha vivido aquí toda su vida.

O hayatı boyunca burada yaşadı.

He vivido aquí toda mi vida.

Ben hayatım boyunca burada yaşadım.

¿Cuánto tiempo has vivido en Japón?

Ne kadar süredir Japonya'da yaşıyorsunuz?

He vivido en una ciudad pequeña.

Küçük bir kasabada yaşadım.

Yo también he vivido en Boston.

Ben de Boston'da yaşadım.

He vivido aquí durante treinta años.

Otuz yıldır burada yaşıyorum.

Ha vivido mucho tiempo en Islandia.

O uzun süredir İzlanda'da yaşamaktadır.

Han vivido en esta ciudad diez años.

On yıldır bu kasabada yaşıyorlar.

¿Él ha vivido aquí por dos años?

O, iki yıldır burada mı yaşıyor?

Tom no ha vivido nunca en Boston.

Tom, hiç Boston'da yaşamadı.

Creo que él ha vivido en España.

- Sanırım o İspanya'da oturuyordu.
- Sanırım o İspanya'da yaşıyordu.

Nosotros hemos vivido seis años en Osaka.

Altı yıldır Osaka'da yaşıyoruz.

¿Cuánto tiempo ha vivido Ken en Kobe?

Ken Kobe'de ne kadar süre yaşadı?

¿Por cuánto tiempo has vivido en Kobe?

Kobe'de ne kadar yaşadın?

¿Durante cuánto tiempo ha vivido en Londres?

O, Londra'da ne kadar süredir yaşamaktadır?

Han vivido un par de años en España.

Birkaç yıl İspanya'da yaşadılar.

- ¿Viviste aquí?
- ¿Has vivido aquí?
- ¿Usted vivía aquí?

Burada yaşadın mı?

El anciano ha vivido aquí toda su vida.

Yaşlı adam tüm hayatı boyunca burada yaşadı.

Yo he vivido aquí desde hace mucho tiempo.

Uzun süredir burada yaşamaktayım.

¿Has vivido alguna vez en una gran ciudad?

Büyük bir şehirde yaşadın mı hiç?

¿Has vivido alguna vez en un edificio viejo?

Hiç eski bir binada yaşadın mı?

He vivido más de un mes en Nagoya.

Bir aydan daha fazla bir süre Nagoya'da yaşadım.

Mi familia ha vivido aquí durante veinte años.

Ailem 20 yıldır burada yaşıyor.

Él ha vivido en Kobe durante tres años.

O üç yıl Kobe'de yaşadı.

He vivido aquí desde que era un muchacho.

- Çocukluğumdan beri burada yaşamaktayım.
- Çocukluğumdan bu yana burada yaşıyorum.

Hemos vivido en este pueblo durante cinco años.

Beş yıldır bu kasabada yaşıyoruz.

¿Alguna vez has vivido en un sector rural?

Hiç kırsal alanda yaşadın mı?

Él ha vivido en Kobe por tres años.

Üç yıldır Kobe'de yaşıyor.

Tom no ha vivido aquí por mucho tiempo.

Tom uzun süredir burada yaşamıyor.

Estar soltero o haber vivido ruptura de una relación,

parasal zorluklar veya işsizlik gibi

Alguien que ha vivido el viaje del héroe mítico,

efsanevi kahramanın yolculuğunu yaşamış olan biri,

Ella ha vivido sola desde que murió su esposo.

Kocasının ölümünden beri yalnız yaşıyor.

Él es el mayor arquitecto que ha vivido jamás.

O şimdiye kadar yaşamış en büyük mimar.

Mi tío ha vivido en París durante diez años.

Amcam Paris'te on yıl yaşadı.

Mi tío ha vivido muchos años en el extranjero.

Amcam yıllarca yurt dışında yaşadı.

Mi padre ha vivido en Nagoya por treinta años.

Babam otuz yıldır Nagoya'da yaşamaktadır.

Tom te mintió acerca de haber vivido en Boston.

Tom sana Boston'da yaşadığı hakkında sana yalan söyledi.

Tom ha vivido en Nueva York desde que era pequeño.

Tom çocukluğundan beri New York'ta yaşamaktadır.

Tom ha vivido solo desde la muerte de su esposa.

Karısı öldüğünden beri Tom yalnız yaşadı.

Tom ha vivido en Boston durante más de un año.

Tom bir yıldan daha fazla süredir Boston'da yaşamaktadır.

«¿Cuántos años tienes?» «No tengo edad, yo no he vivido.»

"Kaç yaşındasın?" "Yaşım yok. Ben yaşamadım."

Para entonces, no habré vivido ni la mitad de mi vida.

O zamana kadar, en iyi senaryoda, ömrümün yarısı bile geçmemiş olacak.

Habría sido mucho más fácil si hubiera vivido en TRAPPIST-1

TRAPPIST-1'de yaşasaydı bu çok daha kolay olurdu

Ella ha vivido por su cuenta desde que tenía 18 años.

On sekiz yaşından beri o tek başına.

Para el próximo abril nosotros habremos vivido durante dos años aquí.

Gelecek nisan ayında iki yıldır burada yaşamakta olacağız.

Mi papá ha vivido en Nagoya durante más de quince años.

Babam on beş yıldan daha fazla bir süre Nagoya'da yaşadı.

No creo que nadie haya vivido en esta casa en años.

Yıllarca bu evde birinin yaşadığını sanmıyorum.

Había vivido en Osaka dieciocho años cuando me mudé a Tokio.

Ben Tokyo'ya taşındığımda on sekiz yıl Osaka'da yaşamıştım.

A los 25 años, ella había vivido en cinco países diferentes.

O, 25 yaşına kadar beş farklı ülkede yaşadı.

Parte de lo que he vivido en la última semana y media,

Geçtiğimiz bir buçuk hafta içinde yaşadıklarımın bir kısmı,

Y hay comunidades que han vivido esto durante 400 años, Dios mío.

400 yıldır bunu yaşayan toplumlar için, Tanrım,

Ya que he vivido en Tokio antes, conozco bastante bien la ciudad.

Tokyo'da yaşadığım için o şehri oldukça iyi biliyorum.

- He vivido en China durante seis meses.
- Viví en China por seis meses.

Altı aydır Çin'de yaşamaktayım.

Nosotros habremos vivido aquí durante diez años para el término de este mes.

Bu ayın sonunda on yıldır burada yaşıyor olacağız.

Mas todo eso, que no soy hoy, tal vez sería si no hubiera vivido...

Yine de şimdi olmadığım tüm bu şeyler benim için de söylenebilirdi, eğer o on küsur yılı

Él se fue a Italia hace diez años y ha vivido ahí desde entonces.

O on yıl önce İtalya'ya gitti ve o zamandan beri orada yaşıyor.

Le dio un obsequio que le recordaría los días felices que habían vivido juntos.

O ona birlikte yaşadıkları mutlu günleri ona hatırlatacak bir hediye verdi.

- Tom ha vivido en Boston mucho tiempo.
- Tom lleva mucho tiempo viviendo en Boston.

Tom uzun süredir Boston'da yaşamaktadır.

He vivido en muchas casas y dormido en muchas camas a lo largo de mi vida.

Ben hayatım boyunca pek çok evde yaşadım ve pek çok yatakta uyudum.

Una vez "el Ñato" hizo el cálculo que habíamos vivido más tiempo juntos nosotros tres que con nuestras mujeres.

Ñato hesaplamış, üçümüz birlikte, kadınlarımızla geçirdiğimizden daha çok vakit geçirmişiz.

- Ha vivido allí toda su vida.
- Él vivió allí durante toda su vida.
- Él vivió allá toda su vida.

- Bütün ömrü boyunca orada yaşadı.
- Ömrü orada geçti.