Examples of using "Sonrisa" in a sentence and their turkish translations:
Onu sıcak bir gülümsemeyle selamla.
Onun tebessümü onu rahatlattı.
Gülüşünü seviyorum.
O zoraki bir gülümseme idi.
Güzel bir gülüşün var.
- O bir tebessümle beni selamladı.
- O, beni tebessümle selamladı.
Onlar beni tebessümle selamladı.
Mutlu bir gülümseme ile onu çekelim.
O, beni tebessümle selamladı.
Bazen sorunlarımızla uğraşmak yerine
ve hepsini bir gülümse ile bitiren
her zamanki gülümsememi takındım.
Onun gülümsemesi onun teşekkürlerini ifade etti.
Tom'un hoş bir gülümsemesi var.
O bir tebessümle söyledi.
O, onun gülümsemesinden etkilendi.
Gerçekten güzel bir gülümsemen var.
Tebessümünü sevmiyorum.
Güzel bir gülümsemesi vardı.
Onu sıcak bir gülümsemeyle karşıla.
Onun çok samimi bir gülümsemesi var.
Tom bir sırıtmayı bastırdı.
Susie'nin güzel bir gülümsemesi var.
Tebessümün arkasında üzüntüsünü sakladı.
uzun, yakışıklı, mükemmel gülüyor.
ve bu sadece basit bir gülümsemeydi
Gülüşün beni hep mutlu ediyor.
O, benimle bir gülümseme ile konuştu.
Onlar beni bir tebessüm ile selamladılar.
O, bizi bir gülümseme ile karşıladı.
O, ona büyük bir gülücük verdi.
Canavarın gülüşü zalimdi.
O, beni tebessümle selamladı.
Tom gülmekten kendini tutamadı.
Tom'un gülümsemesi kayboldu.
Tom Mary'ye afacan bir gülümseme verdi.
O tebessüm ederek hepimizi içeri aldı.
Çok memnun görünüyordu ve gülümsüyordu.
Kemal Sunal'ın öyle sıcak bir gülüşü vardı ki
O hoş bir gülümsemeyle beni selamladı.
O bir gülümseme ile "çok teşekkür ederim" dedi.
Mary bana gülümseyerek teşekkür etti.
Onun güzel bir gülümsemesi olduğunu düşünüyorum.
Üzüntüsünü gülümsemeyle gizledi.
Herkes gülümsedi.
Garson beni bir gülümseme ile karşıladı.
Gülümsemesine tamamen kapılmıştı.
O, büyük bir tebessümle beni selamladı.
O bir tebessümle acısını sakladı.
Bir gülümseme dostluk işareti gönderir.
Onun yüzünde mutlu bir gülümseme gördüm.
Onun gülümsemesi onun görünüşünü daha güzel yaptı.
- Tom Mary'ye geri gülümsedi.
- Tom da Mary'ye gülümsedi.
Bana hoş bir gülümsemem olduğunu söyledi.
Kim'in gülümsemesi çok tatlıydı.
Kız beni tebessümle selamladı.
Onun yüzünde bir gülümseme vardı.
Tom Mary'yi bir tebessümle selamladı.
''Bu teknoloji kızımın yüzünü güldürdü.''
Bayan Parker bir gülümseme ile onu selamladı.
Gülümseme, her dilde aynıdır.
Keiko bize her zamanki gibi hoş bir gülümseme gösterdi.
Çiçekler dünyanın gülümsemesidir.
O, Bay Kato'yu bir gülümsemeyle selamladı.
ama film başlayınca o gülüşü her şeyi değiştiriveriyordu
Çocuğun yüzünde yaramaz bir sırıtma vardı.
Ne zaman bu şarkıyı dinlesem, onun gülümsemesini düşünürüm.
O her zaman dudaklarında bir gülümseme ile konuşur.
Meryem'in gülümsemesini hatırlamıyorum artık.
O, gülümsemesinin arkasında aşağılık bir kalbi gizler.
O, yüzünde bir tebessümle ona baktı.
Bir çocuk gülümsemesindedir sevgi.
ve bu gülüp geçebileceğim bir şey değildi
evet. Birçoğunuzun yüzünde o gülümseme şu an var
Gıcık gülüşlü bir kadının resmedildiği bu tablo
- Mutlu bir gülümseme ile yüzünüzü koruyabilirsiniz.
- Mutlu bir gülümsemeyle görünüşü kurtarabilirsiniz.
Tom yüzünde bir tebessümle bardan çıktı.
O, yüzünde sinsi bir gülümsemeyle bana baktı.
Yüzünde bir gülümseme ile ona yaklaştı.
Sırf gülümsemeni tekrar görmek için okyanusu boydan boya yüzerdim.
Tom Mary'ye güzel bir gülümsemesi olduğunu söyledi.
Tom Mary'ye gülümsedi ve o ona geri gülümsedi.
Tom Mary'ye gülümsedi ve Mary de geri gülümsedi.
Jane'nin tebessümle sınıfına girdiğini gördüm.
Yüzünde bir gülümseme ile ona yaklaştı.
Bu kızları, yüzlerindeki gülümsemeyi
O, bir gülümseme ile omuzumu okşadı.
Bir tebessüm bir kadının vücudunda en güzel kıvrımdır.
Tom yüzünde bir tebessümle Mary ile konuşuyordu.
ve hepinizin yine gülümsediği gerçeğindeki mutluluğu bulabilen bir adam.
Mutlu görünmeye çalış.
Yüzünde bir gülümseme ile ona yaklaştı.
Tom bir tebessümle, "Günaydın", dedi.
Tom onun partide eğlendiğini Mary'nin yüzüne gülümsemeyle söyleyebildi.