Translation of "Mentiras" in Turkish

0.011 sec.

Examples of using "Mentiras" in a sentence and their turkish translations:

Las mentiras engendran más mentiras.

Yalanlar yalanlara neden olur.

Pequeñas mentiras

küçük yalanlar

Dice mentiras.

- O, yalan söylüyor.
- O, yalan söyler.

Hay tres tipos de mentiras: las mentiras, las malditas mentiras y las estadísticas.

Üç çeşit yalan vardır: yalanlar, lanetli yalanlar ve istatistikler.

Nunca digas mentiras.

Asla yalan söylemeyin.

Él no dice mentiras.

O yalan söylemez.

Él sabe decir mentiras.

O nasıl yalan söyleyeceğini biliyor.

Tom desprecia las mentiras.

Tom yalanları küçümsüyor.

Me duelen tus mentiras.

Senin yalanların beni üzüyor.

Es un error decir mentiras.

Yalan söylemek yanlıştır.

No digas mentiras. Sé honesto.

Yalan söyleme, dürüst ol.

Otra vez estás diciendo mentiras.

Yine yalanlar söylüyorsun.

- No digas mentiras.
- No mientas.

Yalan söylemeyin.

El hombre puede decir mentiras.

Bu adam yalan söylemede oldukça yeteneklidir.

- Dile que estoy harta de sus mentiras.
- Dile que estoy harto de sus mentiras.

Ona onun yalanlarından bıktığımı söyle.

Lleno de supersticiones históricas y mentiras

bize tarihi hurafeler ve yalanlarla dolu bir şekilde

Me dijo que no contara mentiras.

O bana yalan söylemememi söyledi.

Estoy harto de todas sus mentiras.

Onların bütün yalanlarından bıktım.

Los pequeños secretos crean grandes mentiras.

Küçük sırlar büyük yalanlar yapar.

Quiero la verdad, no oír mentiras.

Ben gerçeği istiyorum yalan duymayı değil.

Ella debe de haber dicho mentiras.

O bir yalan söylemiş olmalı.

Ese libro está lleno de mentiras.

O kitap yalanlarla dolu.

- No mientas nunca.
- Nunca digas mentiras.
- ¡No digas nunca mentiras!
- ¡No mientas jamás!
- ¡No mientas nunca!

Asla yalan söyleme!

- Fred siempre dice mentiras.
- Fred siempre miente.

- Fred her zaman yalan söylüyor.
- Fred hep yalan söylüyor.

Ella me dijo que no dijera mentiras.

O, bana yalanlar söylemememi söyledi.

No quiero escuchar ninguna de tus mentiras.

Yalanlarından herhangi birini duymak istemiyorum.

Pienso que decir mentiras no es correcto.

Yalan söylemenin yanlış olduğunu düşünüyorum.

Decir mentiras es un hábito muy malo.

Yalan söylemek çok kötü bir alışkanlıktır.

Ya me he cansado de tus mentiras.

- Yalanlarından usandım.
- Yalanlarını yeterince dinledim.

Vete a contarle esas mentiras a otro.

Git o yalanları başkasına anlat.

Valoramos mentiras tan pequeñas, no nos importa demasiado.

değer veriyoruz böyle küçük yalanlarınada çokta önemsemiyoruz takılmıyoruz yani

No digas mentiras, que te crece la nariz.

Yalan söyleme, burnun uzar.

Es que las mentiras van a ser obvias ahora.

yalanların şimdi açığa çıkacak olması.

- Él miente.
- Dice mentiras.
- Miente.
- ¡Él miente!
- ¡Está mintiendo!

- O yalan söylüyor.
- O, yalan söylüyor.

¿Quién le contó mentiras a Tom acerca de Mary?

Tom'a kim Mary hakkında yalan söyledi?

Él seguía repitiéndose que no debía decir tantas mentiras.

Çok yalan söylememesi gerektiğini kendine söylemeye devam etti.

Pero no es un fracaso ni un montón de mentiras:

Ama bu bir başarısızlık değil, bu bir yalanlar topluluğu değil.

- Él no miente.
- Ella no miente.
- Ella no dice mentiras.

O, yalan söylemez.

Las mentiras que comenzaron con un amigo en el pasado, comenzaron con

geçmişte bir arkadaşa bakıp çıkacaktım ile başlayıp günümüze kadar gelişerek gelen yalanlar

Los padres y adultos castigan a los niños cuando éstos dicen mentiras.

Anne babalar ve yetişkinler çocukları yalan söyledikleri zaman cezalandırırlar.

Se debería enseñar a los niños que no hay que decir mentiras.

Çocuklara yalan söylememek öğretilmelidir.

- No mientas. Sé honesto.
- No mienta. Sea honesto.
- No digas mentiras. Sé honesto.

Yalan söyleme, dürüst ol.

A las mujeres les encantan las mentiras, a los hombres les encanta mentir.

Kadınlar yalanları, erkekler yalan söylemeyi sever.

La principal razón de que los niños digan mentiras es evitar oír reprimendas.

Çocukların yalan söylemesinin ana nedeni azar işitmekten kaçınmaktır.

Cuando se vuelve muy difícil creer la verdad se hacen necesarias las mentiras.

Gerçek, inanması çok zor olduğunda yalanlar gereklidir.

Tom dice que él nunca le dice mentiras a Mary, pero lo hace con frecuencia.

Tom Mary'ye asla yalan söylemediğini söylüyor ama sık sık söylüyor.

La principal razón por la que los niños dicen mentiras es evitar meterse en problemas.

Çocukların yalan söylemesinin ana nedeni azar işitmekten kaçınmaktır.

Las personas que están tan dentadas con tales mentiras se notan en la sociedad de todos modos

bu kadar yalan ile içli dişlı olan insan ise toplumda fark ediliyor zaten

- Antes se coge al mentiroso que al cojo.
- La mentira tiene patas cortas.
- Se agarra antes a un mentiroso que a un cojo.
- Las mentiras tienen patas cortas.

Yalancının mumu yatsıya kadar yanar.