Translation of "Fantasmas" in Turkish

0.010 sec.

Examples of using "Fantasmas" in a sentence and their turkish translations:

- ¿Cree usted en los fantasmas?
- ¿Ustedes creen en fantasmas?
- ¿Creés en fantasmas?

- Hayaletlere inanıyor musunuz?
- Hayaletlere inanır mısın?

- ¿Cree usted en los fantasmas?
- ¿Creés en fantasmas?

Hayaletlere inanır mısın?

- Creo en fantasmas.
- Yo creo en los fantasmas.
- Yo creo que los fantasmas existen.

- Hayaletlere inanırım.
- Hayaletlere inanıyorum.

Desaparecen como fantasmas.

...hayalet misali kaybolurlar.

Son fantasmas azules.

Bunlar mavi hayalet.

Los fantasmas existen.

Hayaletler var.

Estoy viendo fantasmas.

Hayaletler görüyorum.

- ¿Los fantasmas existen de verdad?
- ¿Existen realmente los fantasmas?

Hayaletler gerçekten var mı?

- ¿Creés en la existencia de fantasmas?
- ¿Crees en la existencia de fantasmas?
- ¿Creen en la existencia de fantasmas?
- ¿Creéis en la existencia de fantasmas?
- ¿Cree en la existencia de fantasmas?

Hayaletlerin varlığına inanıyor musunuz?

fantasmas, mosquitos, flamencos, flores,

hayaletlere, sivrisineklere, flamingolara, çiçeklere,

Los fantasmas no existen.

Hayaletler yoktur.

¿Realmente existen los fantasmas?

Hayaletler sahiden var mıdır?

- Pienso que los fantasmas existen.
- Yo creo que los fantasmas existen.

Hayaletlerin var olduğunu düşünüyorum.

¿Crees que existen los fantasmas?

Hayaletlerin var olduğuna inanıyor musunuz?

¿De verdad crees en fantasmas?

Sen gerçekten hayaletlere inanır mısın?

Yo creo en los fantasmas.

Hayaletlere inanıyorum.

Los fantasmas pueden poseer personas.

Hayaletler insanlara sahip olabilir.

Algunas personas creen en los fantasmas.

Bazı insanlar hayaletlere inanırlar.

Mary dice que puede ver fantasmas.

Mary hayaletleri görebildiğini söylüyor.

Tom no cree en los fantasmas.

Tom hayaletlere inanmıyor.

No te asustan los fantasmas ¿o sí?

Hayaletlerden korkmuyorsun, değil mi?

Es difícil demostrar que los fantasmas existen.

Hayaletlerin var olduğunu kanıtlamak zordur.

No creo en la existencia de fantasmas.

Ben, hayaletlerin var olduklarına inanmıyorum.

Él cree en la existencia de fantasmas.

Hayaletlerin varlığına inanıyor.

Tom le tiene miedo a los fantasmas.

Tom hayaletlerden korkuyor.

Él no cree en los temibles fantasmas.

O, korkutucu hayaletlere inanmaz.

Mi amigo no cree en los fantasmas.

Arkadaşım hayaletlere inanmaz.

Yo no les temo a los fantasmas.

Hayaletlerden korkmam.

Hoy en día nadie cree en fantasmas.

Bugünlerde hiç kimse hortlaklara inanmıyor.

Tom no cree que los fantasmas existan.

Tom hayaletlerin var olduğuna inanmıyor.

Tom dice que los fantasmas no son reales.

Tom hayaletlerin gerçek olmadığını söylüyor.

Dicen que hay fantasmas en esta casa vieja.

Bu eski evde hayaletlerin olduğunu söylüyorlar.

Pensé que tú no creías en los fantasmas.

Hayaletlere inanmadığını sanıyordum.

No, no les tengo miedo a los fantasmas.

Hayır, ben hayaletlerden korkmam.

Pasamos la noche despiertos contando historias de fantasmas.

Bütün gece hayalet hikâyeleri anlatarak uyanık kaldık.

Se cree que existen fantasmas en este bosque.

Bu ormanda hayalet varmış.

Pensé que nadie creía en realidad en los fantasmas.

Hiç kimsenin hayaletlere inanmadığını düşünüyorum.

- En mi casa hay fantasmas.
- Mi casa está embrujada.

Benim evim perili.

Los fantasmas son reales para aquellos que creen en ellos.

Hayaletler onlara inananlar için gerçektir.

Ella está tratando de demostrar la existencia de los fantasmas.

O hayaletlerin varlığını kanıtlamaya çalışıyor.

Y asegura que el espectáculo de los fantasmas azules vuelva el año próximo.

Mavi hayalet gösterisinin seneye de gerçekleşmesini garanti ediyor.

Mi cama es grande, y por el día fantasmas vienen a dormir en ella.

Benim yatağım büyük ve hortlaklar gelir ve gün boyunca onun üzerinde uyur.

El Fantasma de Cock Lane es un cuento de fantasmas inglés del siglo 18.

Cock Lane'in Hayaleti, 18.yy'dan bir İngiliz hayalet hikayesidir.

- Dicen que esta vieja casa está embrujada.
- Dicen que hay fantasmas en esta casa vieja.

Bu eski evin perili olduğunu söylüyorlar.

Halloween fue traída a Norteamérica por inmigrantes de Europa que celebraban la cosecha alrededor de una fogata, compartían historias de fantasmas, cantaban, y se adivinaban la fortuna.

Cadılar Bayramı Kuzey Amerika'ya, bir şenlik ateşi etrafında hasadı kutlayan, birbirlerine hayalet hikayeleri anlatan, şarkı söyleyen ve fal bakan Avrupalı göçmenler tarafından getirilmiştir.