Translation of "Azules" in Turkish

0.007 sec.

Examples of using "Azules" in a sentence and their turkish translations:

- Mis ojos son azules.
- Tengo los ojos azules.
- Tengo ojos azules.

- Benim gözlerim mavi.
- Gözlerim mavidir.
- Mavi gözlerim var.

- Mis ojos son azules.
- Tengo ojos azules.

Mavi gözlerim var.

- ¡Quiero ojos azules!
- ¡Yo quiero ojos azules!

Ben mavi gözleri istiyorum!

- Mis ojos son azules.
- Tengo los ojos azules.

- Benim gözlerim mavi.
- Gözlerim mavidir.

- Ella tiene los ojos azules.
- Tiene ojos azules.

Onun mavi gözleri var.

Son fantasmas azules.

Bunlar mavi hayalet.

Tiene ojos azules.

- Onun mavi gözleri var.
- Mavi gözleri var.

Sus ojos son azules.

Onun gözleri mavidir.

Mis ojos son azules.

- Benim gözlerim mavi.
- Gözlerim mavidir.

Franco tiene pantalones azules.

Franco'nun mavi bir kot pantolonu var.

- Ella tiene unos grandes ojos azules.
- Él tiene grandes ojos azules.

Onun büyük mavi gözleri var.

Tenía unos ojos azules enormes,

En iri mavi gözler,

Él siempre usa camisas azules.

O her zaman mavi gömlek giyer.

Él tiene grandes ojos azules.

Onun büyük mavi gözleri var.

Ella tiene los ojos azules.

Onun mavi gözleri var.

Millie tiene los ojos azules.

Millie'nin mavi gözleri var.

Tom tiene los ojos azules.

Tom'un mavi gözleri var.

María tiene los ojos azules.

Maria'nın mavi gözleri var.

- Jane es la chica de ojos azules.
- La chica de ojos azules es Jane.

- Mavi gözlü kız, Jane'dir.
- Mavi gözleri olan kız Jane'dir.

Ella tiene unos grandes ojos azules.

Onun büyük mavi gözleri var.

Las rosas azules son muy hermosas.

Beyaz güller çok güzel.

Tom tiene unos preciosos ojos azules.

Tom'un güzel mavi gözleri var.

Las dos chicas tienen los ojos azules.

Heriki kızın mavi gözleri var.

A ella le gustan los vestidos azules.

O, mavi elbiseleri sever.

Barbie tiene cabello rubio y ojos azules.

Barbie'nin sarı saçı ve mavi gözleri var.

Los ojos de esa chica son azules.

Şu kızın gözleri mavi.

Es una china musulmana de ojos azules.

O mavi gözlü bir Çinli Müslümandır.

La chica de ojos azules es Jane.

Mavi gözlü kız, Jane'dir.

Sus ojos azules se encontraron con los míos

Mavi gözleri benimkine kenetlenmişti.

Ella heredó los ojos azules de su madre.

O, annesinin mavi gözlerini miras olarak aldı.

Las manos se le pusieron azules del frío.

Onun elleri soğuktan morarmıştı.

Los pantalones azules cuestan más que los verdes.

Mavi pantolonun, yeşilden daha fazla maliyeti var.

Las líneas azules en el mapa representan ríos.

Haritada mavi çizgiler nehirleri temsil ediyor.

Tienes los labios azules, deberías salir del agua.

Dudakların mavi. Sudan çıkmalısın.

Tom tiene pelo castaño ondulado y ojos azules.

Tom'un dalgalı kahverengi saçı ve mavi gözleri var.

Sus zapatos azules combinan bien con esa falda.

Mavi ayakkabısı o etekle iyi gider.

Y aún recuerdo los azulejos azules hasta hoy.

hala o mavi fayansları hatırlarım.

Tom llevaba una camisa azul y jeans azules.

Tom mavi bir gömlek ve mavi kot pantolon giyiyordu.

Se les pusieron las manos azules por el frío.

Soğuktan elleri morardı.

Esta flor es amarilla y las otras son azules.

Bu çiçek sarı ve diğerleri mavi.

Ella es una hermosa chica rubia de ojos azules.

O sarı saçlı ve mavi gözlü güzel bir kızdır.

Todas las casas de nuestra calle excepto la nuestra eran azules.

Bizimki hariç caddemizdeki her ev maviydi.

Esperaba ansiosamente a la ambulancia mientras sus labios se ponían azules.

Dudakları mavileştikçe, ambulansı sinirli sinirli bekledim.

Ella es una mujer de estatura, escultural, rubia y de ojos azules.

O mavi gözlü, uzun boylu, heykel gibi sarışın.

Para los invertebrados, que ven mejor los colores azules y verdes, son irresistibles.

Mavi ve yeşil renkleri çok iyi görebilen omurgasızlar için karşı konulmazdırlar.

Y asegura que el espectáculo de los fantasmas azules vuelva el año próximo.

Mavi hayalet gösterisinin seneye de gerçekleşmesini garanti ediyor.

María tiene ojos marrones, su hija los tiene verdes y su nieto tiene ojos azules.

Mary'nin kahverengi gözleri var, kızınınkiler yeşil ve küçük oğlununkiler mavi.

El cielo es azul; el mar también es azul. El cielo y el mar son azules.

Gökyüzü mavidir, deniz de mavidir. Gökyüzü ve deniz mavidir.

Son los arándanos más azules que he visto en mi vida. Son casi de un azul de mentira.

Bunlar şimdiye kadar gördüğüm en mavi yaban mersinidir. Onlar neredeyse doğal olmayan mavidir.