Translation of "Física" in Turkish

0.006 sec.

Examples of using "Física" in a sentence and their turkish translations:

Su cabeza física, astrofísica.

Takma kafana fiziği, astrofiziği.

Él sabe de física.

O, fizikten anlar.

Estoy flojo en física.

Fizikte zayıfım.

Tengo problemas con física.

Ben fizikle sorunum var.

Nos apasiona estudiar física.

Fizik okuma hakkında tutkuluyuz.

Era profesor de física.

Fizik öğretmeniydim.

Física es mi asignatura favorita.

Fizik benim en sevdiğim konudur.

Tom superó la prueba física.

Tom fiziksel testi geçti.

Los deberes de física requieren pausas

Fizik ödevlerinde ara vermeniz gerekir,

Porque la Física trata sobre patrones,

çünkü fizik modellerden oluşur

Para mí la física es chino.

Fiziğe Fransız kaldım.

Trabaja como profesor de educación física.

O bir jimnastik öğretmeni olarak çalışmaktadır.

¿Educación física es una asignatura requerida?

Beden eğitimi gerekli bir ders mi?

Me saqué una B en física.

Fizikten B aldım.

Él está en buena condición física.

Fiziksel durumu iyidir.

No tengo mucho conocimiento de física.

Fizik hakkında çok bilgim yok.

Es un respetable profesor de Física.

Saygın bir fizik profesörüdür.

Tom está en pésima condición física.

Tom'un fiziksel durumu çok kötü.

Él es una autoridad en física.

O, fizikte bir otoritedir.

En el filo de la física óptica.

ve optik fiziğin sınırlarında.

Hay muchas cosas, esto es definitivamente Física.

birçok şey var -- bu kesinlikle fizik.

¿Cuál te gusta más, física o química?

Hangisini daha çok seversin, fizik mi yoksa kimya mı?

La física no me interesa para nada.

Fizik beni hiç ilgilendirmiyor.

Dos profesores de física iraníes fueron asesinados.

İranlı iki fizik profesörü suikaste uğradı.

Angela Merkel tiene un doctorado en física.

- Angela Merkel'in fizikte doktorası var.
- Angela Merkel'in Fizikte doktorası var.

Este semestre no he estudiado mucho física.

Bütün dönem çok fizik çalışmadım.

Tom ganó el premio Nobel de física.

Tom, fizikte Nobel Ödülü'nü kazandı

Aquí, la estructura física del cerebro está cambiando

Burada, beynin fiziksel yapısı değişiyor.

A diferencia de las leyes de la física,

fizik kanunlarının aksine

Nuestra percepción de la Física necesita algunos cambios.

Fiziğe dair bakışımızın biraz değişmesi gerek.

Entonces lo que ocurre aquí es definitivamente Física,

Yani burada olan şey kesinlikle fizik--

Me herí durante la clase de educación física.

- Beden dersinde sakatlandım.
- Beden eğitimi dersinde sakatlandım.

La física es una rama de la ciencia.

Fizik bir bilim dalıdır.

Él decidió especializarse en física en la universidad.

O, üniversitede fizik alanında uzmanlaşmaya karar verdi.

Quería ser ingeniero nuclear especialista en física del plasma

Plazma fiziğine odaklı atom mühendisi olmak istedim.

Como los cambios en la estructura física del cerebro,

beynin fiziksel yapısındaki değişiklikler gibi

No se diferencian mucho de mis deberes de física.

benim fizik ödevimden daha farklı olmadığı ortaya çıktı.

Como soy física, tiene que haber un gráfico, ¿verdad?

Fizikçi olduğuma göre bir grafik olmalı, değil mi?

A casi toda la física en nuestro mundo cotidiano.

günlük yaşantınızdaki neredeyse her fiziğe erişmenizi sağlar.

Las matemáticas son como la lógica de la física.

- Matematik, fiziğin mantığı gibidir.
- Matematik fiziğin mantığı gibidir.

La física no me interesa en lo más mínimo.

Ben fizikle zerre kadar ilgilenmiyorum.

Están mejorando su salud mental, están mejorando su salud física,

Ruh sağlıklarını, fiziksel sağlıklarını geliştiriyorlar,

Pero podría haber sucedido que, con una física algo diferente,

Biraz farklı bir fizikle mümkün olabilirdi

Y ganó el Premio Nobel en física en los 70,

70'li yıllarda Fizik alanında Nobel Ödülü aldı

Y hay una buena y sólida razón física para eso:

Bunun oldukça iyi, makul bir açıklaması var:

Porque simplemente son las leyes de la física en acción.

çünkü konu tamamen fizik kurallarından ibaret.

La salud mental es tan importante como la salud física.

Ruh sağlığı, vücut sağlığı kadar önemlidir.

Él es profesor de física, pero también puede enseñar matemática.

O fizik öğretmeni ama matematik de öğretebilir.

Ella dedicó su vida entera al estudio de la física.

Tüm yaşamını fizik çalışmalarına adadı.

Nunca había visto a mi profesor de física tan asustado.

Fizik öğretmenimi hiç bu kadar korkmuş görmemiştim.

Y también hay una frontera en la investigación de la Física,

Ayrıca araştırma fiziğinde bir hudut bölgesi var

No es necesario ir a la física para investigar este problema

bu konuyu araştırmak için ta fizana kadar gitmeye gerek yok

Podría ser la clave para una nueva comprensión de la física

yepyeni bir fizik anlayışının ve evrendeki yerimizi algılamanın

Como de costumbre, el profesor de física llegó tarde a clase.

Her zamanki gibi, fizik öğretmeni, sınıfa geç kalmıştı.

Me gusta la física, y las matemáticas me gustan aún más.

Ben fiziği seviyorum ve matematiği daha da çok seviyorum.

- A mi profesor de física no le importa si me salto las clases.
- A mi profesor de física no le importa si falto a clase.

Derslere gitmezsem fizik öğretmenim umursamaz.

Y cuando me encontraba en el segundo año de Física en Cambridge,

Bir gün, Cambridge'de ikinci sınıftayken

Y todos funcionan en base a las leyes fundamentales de la Física

Ayrıca hepsi, mutfakta yumurta, çay bardakları,

Marie y su marido recibieron el Premio Nobel de Física en 1903.

Mary ve kocası 1903 yılında Nobel Fizik Ödülü'nü aldılar.

Por lo tanto la física cuántica revela una unidad básica del universo.

Kuantum fiziği böylece evrenin temel bir birliğini ortaya koyar.

Su pérdida de memoria es más bien una discapacidad psíquica que física.

Onun hafıza kaybı fiziksel bir sorundan ziyade psikolojik bir sorun.

La bomba atómica es el producto de la física del siglo veinte.

Atom bombası, 20. yüzyılın fizik ürünüdür.

Todos pueden acceder a la misma física; no necesitan un gran laboratorio lujoso.

Herkesin aynı fiziğe erişimi var, fiyakalı bir laboratuvara ihtiyacınız yok.

O Poyraz Ölmez, quien dijo que iría y aprendería física de secundaria 1

ya da gidip lise 1 fizik okusun öğrenir demiş Poyraz Ölmez

La física cuántica es demasiado difícil para que lo entienda un simple mortal.

Sıradan bir beşerin kuantum fiziğini idrak etmesi oldukça güçtür.

Mi profesor de física es diferente de lo que se podría intuir por su apariencia.

Fizik öğretmenim kalıbının adamı değilmiş.

La resistencia es la capacidad de llevar a cabo una actividad física o mental durante un período de tiempo prolongado sin cansarse. Se puede aumentar la resistencia con el entrenamiento, el mantenimiento de un estilo de vida saludable y el consumo de una dieta sana y equilibrada.

Yaşama gücü yorulmadan zamanın geniş bir süreci için bir fiziksel veya zihinsel aktivite taşıma kapasitesidir. Sen sağlıklı bir yaşam tarzı sürdürerek sağlıklı ve dengeli bir diyet tüketerek, eğitim tarafından yaşama gücünü artırabilirsin.