Translation of "Compromiso" in Turkish

0.011 sec.

Examples of using "Compromiso" in a sentence and their turkish translations:

- Se logró un compromiso.
- Se alcanzó un compromiso.

Bir uzlaşmaya varıldı.

Tengo otro compromiso.

Başka bir sorumluluğum var.

- Tom le teme al compromiso.
- A Tom le asusta el compromiso.
- Tom tiene miedo al compromiso.

Tom taahhütten korkuyor.

Y el compromiso continúa.

adanmışlığımız devam edecek.

Han anunciado su compromiso.

Nişanlarını açıkladılar.

Finalmente alcanzamos un compromiso.

Sonunda bir uzlaşmaya vardık.

Llegué tarde al compromiso.

Ben, randevuya geç kaldım.

Tom firmó un compromiso.

- Tom içkiyi bırakacağına söz verdi.
- Tom içkiye tövbe etti.

Hace que el compromiso aparezca

Bağlılık sürmeli,

Lo siento, tengo otro compromiso.

Üzgünüm, başka bir buluşmam var.

Al final alcanzamos un compromiso.

Sonunda bir uzlaşmaya vardık

Compromiso total, mantenerme positivo y seguir.

Kendinizi adayacak ve kendinizden emin bir şekilde sürekli ileri gideceksiniz.

Cancelé mi compromiso por asuntos urgentes.

Acil bir işten dolayı randevumu iptal ettim.

Se encontró en un compromiso terrible.

O kendini kötü,zor bir duruma düşürdü.

Entonces sí, hemos activado el compromiso inicial

Evet, finansal bir ödülle

Y compromiso, y vivir como se piensa

kendini adamışlık ve ideallerine uygun bir hayat sürmesi gibi sebepler

Respecto al incumplimiento o el poco compromiso.

büyük bir sorunumuz olduğunu biliyoruz.

Una, compromiso total. Vayan por el objetivo.

Biri, tam bağlılık. Devam edin...

La psicología dice que para crear compromiso,

Psikoloji şunu der: katılım yaratmak için

La verdad es que tengo otro compromiso.

Gerçek benim başka bir randevumun olmasıdır.

Y vimos un aumento temporal en el compromiso

Katılımda geçici bir artış gördük

Parece no haber alguna posibilidad de un compromiso.

Uzlaşma ihtimali yok gibi görünüyor.

No puedo ir con usted, tengo un compromiso.

Seninle gidemem. Bir randevum var.

Los delegados debatieron el compromiso durante muchos días.

Delegeler günlerce uzlaşmayı tartıştılar.

Pero incluso cuando nuestro compromiso con las historias cambia,

Ama hikâyelerle olan meşguliyetimiz değişse bile

Estoy muy feliz al oír acerca de tu compromiso.

Nişanını duyduğuma çok mutlu oldum.

Tom le dio un anillo de compromiso a Mary.

Tom Mary'ye bir nişan yüzüğü verdi.

CA: Rashad, sé que tienes un compromiso a la una.

CA: Rashad, gitmek zorunda olduğun için sana saygı duyuyorum

El compromiso, la creatividad e innovación florecen en la organización.

yakınlaşma, yaratıcılık ve inovasyon organizasyon içinde ortaya çıkıyor.

Lo cual significaba que la militancia seguía, el compromiso seguía.

Yani mücadele ve kendini adama devam ediyor demek istedi.

Tras reconocer cómo estos cinco mecanismos de defensa matan el compromiso,

Harekete geçmeyi öldüren nu beş şeyi tanıdıktan sonra,

Tom puso un anillo de compromiso en el dedo de María.

Tom Mary'nin parmağına bir nişan yüzüğü taktı.

Ella no quiere que él compre un anillo de compromiso caro.

O onun pahalı bir nişan yüzüğü almasını istemiyor.

Tom no pudo asistir a la reunión por un compromiso previo.

Tom önceki taahhüdünden dolayı toplantıya katılamadı.

Brasil es un país joven y sin compromiso con el pasado.

Brezilya, geçmişe bağlılık göstermeyen genç bir ülkedir.

Los medios se enteraron de un rumor sobre su compromiso y vinieron rápidamente.

Medyanın onun sözleşmesi ile ilgili bir söylenti rüzgarı vardı ve hızlı geldi.

El compromiso y el interés de los padres ​​en esos primeros años de vida

Yaşamın ilk yıllarında ilgili ebeveynlere sahip olmanın,

Tom compró un anillo compromiso para Mary con el dinero que heredó de su abuelo.

Tom büyükbabasından miras kalan parayla Mary için bir nişan yüzüğü aldı.

Al rey Matías como prueba del compromiso valaco de luchar contra los otomanos, pero a pesar de esto

bir kavanoza koyup Kral Matthias'a Osmanlılara karşı savaştığının bir kanıtı olarak gönderir

Su padre nunca aprobaría su compromiso con una chica que no comparta las mismas creencias religiosas de su familia.

Babası onların ailesi gibi aynı dini inançları paylaşmayan bir kızla onun nişanını tasdik etmedi.