Examples of using "Carretera" in a sentence and their turkish translations:
Yol onarım altında.
Biz yol boyunca yürüdük.
Yol çöktü.
Yol buzluydu.
- Yola dikkat et.
- Dikkatini yola ver.
Otoyolda trafik kilitlenmiş.
Küçük köpek yolu geçti.
Artık yolu geçebilirsiniz.
Bir gezintiye gidelim.
Onun yolu geçtiğini gördüm.
Bu yol çok dar.
Yol yapım aşamasındaydı.
Bu yol havaalanına gider.
Yolda buzlanma var.
Bir çığ yolu kapadı.
Gözlerini yolda tut.
- Kamyonunu yolda gördük.
- Kamyonunuzu yolda gördük.
Yol bitmeyecekmiş gibi görünüyordu.
Bu otoyol bize çok zaman kazandırır.
Karayolu nehre paralel olarak devam eder.
Yolun fotoğrafını görebilirsiniz
Çamurlu yol yeni ayakkabılarımı mahvetti.
Dikkatli ol! Yolda bir çukur var.
Dikkatli ol! Yolda bir inek var!
Hayat büyük bir karayolu gibidir.
Bir kamyon yolun ortasında çaprazlamasına durdu.
Yolun orta şeridinde seyretme.
Bu yolda küçük bir otomobil trafiği var.
Yolda birçok hayvan gördü.
O bir yol değil fakat bir patika.
Yaşlı adam yolu dikkatlice yürüyerek geçti.
Yolun kenarında bir kaza vardı.
Bu otoyol seni şehir dışına götürecek.
Yolda bir katır arabası vardı.
- Bu yol, hafifçe sağa döner.
- Bu yol, hafifçe sağa bükülür.
Buz ya da yağ, yolu kayganlaştırabilir.
Köye giden yol çok engebeli.
Tom yolda acil durum duruşu yaptı.
Araba yolun ortasında istop etti.
Tom bir çöl yolu boyunca araba sürdü.
Çocukların yolda oynamasına izin vermeyin.
Yoldaki su sadece bir seraptı.
Yol üzerinde bir gün senin için iyidir.
Bu yol çok dar.
- Bir kez daha yol karanlığa gömüldü.
- Yol bir kez daha yol karanlığa daldı.
Yol bu noktada sağa doğru keskin virajlı.
Yeşil adam yanıp sönerken yolu geçmeyin.
Ama o gezide öğrendiğim en önemli şey
herhalde bu muhtemelen havaalanından veya karayoluyla olmuş olabilir
İstediğiniz herhangi bir yoldan gidebilirsin.
Yol oldukça çamurluydu ve daha kötüsü, yağmur yağmaya başlamıştı.
- Tom iki saat yol gittikten sonra bir ihtiyaç molası verdi.
- İki saat yolculuktan sonra Tom bir ihtiyaç molası verdi.
Genç bir kızın fena halde çürümüş cesedi otoyolun kenarında bulundu.
Yolu geçmeye korktu.
Sabahın erken saatlerinde genellikle yolda çok fazla araba yoktur.
yeni bir yol kazıyorlardı ve bir yığın iskelet, yaklaşık 50 tuhaf
Etrafıma baktım ve onun yolda tek araba olduğunu fark ettim.
O, bize yolun kapalı olduğunu söyledi.
Trafik kazasında oğlunu kaybetti.
Japonya'da yolun sol tarafında araba süreriz.
Otobüs caddenin ortasında aniden durdu.
Tom'un ıssız bir taşra yolunda patlak bir lastiği var ve onu nasıl değiştireceği konusunda bir fikri yok.
Sence yol arabalar için yeterince geniş mi?
Bir polis arabası yolun kenarında durdu.