Translation of "Antiguas" in Turkish

0.014 sec.

Examples of using "Antiguas" in a sentence and their turkish translations:

Tom coleccionaba monedas antiguas.

Tom eski bozuk paraları topladı.

Ken colecciona monedas antiguas.

Ken eski paralar toplar.

- Soy aficionado a coleccionar monedas antiguas.
- Mi pasatiempo es coleccionar monedas antiguas.

Hobim eski para toplamaktır.

Las reglas antiguas no aplican.

Eski kurallar geçerli değil.

Me gusta escuchar grabaciones antiguas.

Eski kayıtları dinlemeyi severim.

Los murciélagos son criaturas muy antiguas

yarasalar çok eski canlılardır

Las alfombras antiguas son especialmente valiosas.

- Antik halılar özellikle kıymetlidir.
- Antika halılar özellikle değerlidir.

Mi pasatiempo es coleccionar botellas antiguas.

Benim hobim eski şişeleri toplamaktır.

Su pasatiempo era coleccionar monedas antiguas.

Onun hobisi eski para toplamaktı.

Una de las estructuras sobrevivientes más antiguas

en eski ayakta kalan yapılardan da bir tanesi

Las antiguas costumbres están siendo gradualmente destruidas.

Eski gümrükler giderek yok oluyor.

El arqueólogo está estudiando antiguas ruinas romanas.

Arkeolog eski Roma harabeleri üzerinde çalışıyor.

Muchas tradiciones antiguas se van perdiendo progresivamente.

Birçok eski gelenek yavaş yavaş ortadan kalkıyor.

- Ella me dio estas monedas antiguas.
- Ella me dio estas viejas monedas.
- Me dio estas monedas antiguas.

- O, bu eski paraları bana verdi.
- Bana bu eskimiş madeni paraları verdi.

El museo tiene una exhibición de armas antiguas.

Müzenin bir eski silahlar sergisi var.

Los documentos de las fotos antiguas no están disponibles.

eskiye dair belgeler fotoğraflar pek bulunmuyor

A Tom y a Mary les gustan las películas antiguas.

- Tom ve Mary'nin her ikisi de eski filmleri severler.
- Hem Tom hem de Mary eski filmleri severler.

Hay muchas ciudades antiguas en Italia. Como Roma y Venecia.

- İtalya'da birçok eski kent vardır. Örneğin Roma ve Venedik.
- İtalya'da çok sayıda eski şehir var. Örneğin Roma ve Venedik.

Mientras que el turco es una de las razas más antiguas.

oysaki Türk en eski ırklardan bir tanesi

Los rayos láser son utilizados en la restauración de obras antiguas.

Lazer ışınları eski eserlerin restorasyonunda kullanılmaktadır.

Las tribus antiguas creían que usar sus cuernos alejaba a los enemigos.

Eski kabileler gergedan boynuzu takmanın düşmanları uzak tuttuğuna inanırdı.

Sin embargo, las antiguas costumbres turcas continúan en las zonas más rurales.

Fakat daha kırsal bölgelerde yine eski Türk adetleri devam ediyor

Encontré algunas fotos antiguas de la familia cuando estaba limpiando el armario.

Ben dolabı temizlerken bazı eski aile fotoğraflarına rastladım.

- Tom me dio estas monedas viejas.
- Tom me ha dado estas monedas antiguas.

Tom bana bu eski paraları verdi.

Veremos cinco escenas de muerte famosas de las sagas nórdicas antiguas para ver qué pueden

Bize 'Viking zihniyeti' hakkında ne söyleyebileceklerini