Translation of "Alice" in Turkish

0.010 sec.

Examples of using "Alice" in a sentence and their turkish translations:

Alice sonrió.

Alice gülümsedi.

- Alice tiene piernas extraordinarias.
- Alice tiene unas piernas increíbles.
- Alice tiene unas piernas imponentes.

Alice çok güzel bacaklara sahip.

Alice es mi madre.

Alice benim annemdir.

No me gusta Alice.

Alice'i sevmiyorum.

Alice ha intentado perder peso.

Alice kilo vermeye çalıştı.

Mary y Alice son hermanas.

Mary ve Alice kız kardeştir.

Alice no vio al perro.

Alice, köpeği görmedi.

Alice está durmiendo en mi habitación.

Alice odamda uyuyor.

Alice le fue infiel a Eric.

Alice, Eric'e karşı sadakatsizdi.

Alice tiene una flor en su pelo.

Alice'in saçında bir çiçek var.

Alice no estaba escuchando a su hermana.

Alice kız kardeşini dinlemiyordu.

Alice está corriendo para coger el autobús.

Alice otobüsünü yakalamak için koşuyor.

Alice ha estado resfriada desde el domingo pasado.

Alice, geçen Pazardan beri soğuk algınlığı geçiriyor.

Mary resultó sorprendida por el comportamiento de Alice.

Mary, Alice'in davranışına şaşırdı.

¿Quién crees que es más guapa, Mary o Alice?

Kimin daha sevimli olduğunu düşünüyorsun, Mary mi yoksa Alice mi?

Tom ascendió la montaña con Mary, John y Alice.

Tom; Mary, John ve Alice'le birlikte dağa tırmandı.

Mary se afeita las piernas más seguido que Alice.

Mary bacaklarını Alice'den daha sık tıraş ediyor.

Johnny le propuso matrimonio a Alice, y ella aceptó.

Johnny Alice'e evlenme teklif etti ve o da kabul etti.

Alice se fue a la cama a las diez.

Alice saat onda yatağa gitti.

Tom le dijo a Mary que estaba enamorado de Alice.

Tom Mary'ye Alice'e âşık olduğunu söyledi.

A Tom no solo le gusta Mary sino también Alice.

Tom sadece Mary'yi değil aynı zamanda Alice'i de sever.

Alice volvió temprano del trabajo con un terrible dolor de cabeza.

Alice şiddetli bir baş ağrısı yüzünden işten eve erken döndü.

Tom le dijo a Mary que había visto a John con Alice.

Tom Mary'ye John'u Alice ile gördüğünü söyledi.

Tom hizo que Mary llevara a John y Alice a su casa.

Tom, John ve Alice'i Mary ile eve gönderdi.

Tom está casado con Mary ahora, pero una vez estuvo casado con Alice.

Tom şimdi Mary ile evli ama o vaktiyle Alice ile evliydi.

La princesa griega Alice era sorda y podía leer labios en tres idiomas.

Yunanistan Prensesi Alice sağırdı ve üç dilde dudak okuyabilirdi.

Tom, Mary, John y Alice son amigos. Todos se conocen desde que eran niños.

Tom, Mary, John ve Alice arkadaşlar. Onlar çocukluklarından beri birbirlerini tanımaktadır.

Tom me dijo que él cree que Mary es mucho más bonita que Alice.

Tom bana Mary'nin Alice'den çok daha güzel olduğunu düşündüğünü söyledi.

Tom piensa que él ama a Mary más de lo que John ama a Alice.

Tom Mary'yi, John'un Alice'i sevdiğinden daha çok sevdiğini düşünüyor.