Examples of using "траву" in a sentence and their turkish translations:
O, çime uzandı.
İnekler ot yiyorlar.
Otlar kesilmeli.
Atlar çimenleri yer.
Çimin biçilmesi lazım.
Atlar ot yerler.
Koyunlar ot yer.
Benim köpeğim bazen ot yer.
Tom çimin üzerine uzandı.
İnekler ot yemeyi sever.
O, çime uzandı.
Otu çek, köküne bak.
Yaralı adamı çimin üzerine koyduk.
Benim köpeğim bazen ot yer.
Çayırdaki koyunlar otluyor.
Büyükanne, bahçedeki çimi biçer.
Burada çimin üstünde oturalım.
Ottur, günahı yoktur.
Çim üzerine uzandı ve uykuya daldı.
İnekler ot yer.
- Atlar ot yer.
- Atlar çimenleri yer.
Lütfen çimlere dokunma.
Çimlere basmayın.
Yağmur yağmazsa yarın çimleri biçeceğim.
Komşum bahçesine yeni çim ekiyor.
Koyunlar tarladaki otu otluyor.
İnekler çayırda ot yiyorlar.
Güneş ışığında kafam dönmeye başladı ve dinlenmek için çim üzerinde uzandım.
Aç tilki geyiğe imrendi: O kendine yiyecek otu her yerde bulabiliyor ve her daim karnı tıka basa dolu geliyor.
Tanrı, "Yeryüzü bitkiler, tohum veren otlar ve türüne göre tohumu meyvesinde bulunan meyve ağaçları üretsin" diye buyurdu ve öyle oldu.
Yeryüzü bitkiler, türüne göre tohum veren otlar ve tohumu meyvesinde bulunan meyve ağaçları yetiştirdi. Tanrı bunun iyi olduğunu gördü.
İşte yeryüzünde tohum veren her otu ve tohumu meyvesinde bulunan her meyve ağacını size veriyorum. Bunlar size yiyecek olacak.