Examples of using "скоростью" in a sentence and their turkish translations:
Hızınızı izleyin.
Roket muazzam bir hızda hareket eder.
Her şey yıldırım hızında oldu.
Ne kadar hızlı sürüyordun?
Tom, leopar gibi hızlı koştu.
O ne kadar hızlı koşar?
Tren tam hızda ilerliyordu.
Rüzgar inanılmaz bir hızda esiyor.
İşler bir kaplumbağa hızında ilerliyor.
Ne kadar hızlı gittiğini biliyor musun?
Şu anda iyi bir hızda ilerliyoruz.
Onun kalbi hızlı atıyor.
Tren saatte 50 mil hızla gidiyor.
onu ses hızından üç kat hızlı koşan
Işığın yayılım hızı sesten daha fazladır.
Beyin hakkında bildiğimiz şey onun nefes kesici bir hızla değişiyor olması.
saatte 28.000 km hızla ilerliyordu.
Tren saatte 50 mil hızla gidiyordu.
Uçak saatte beş yüz kilometre hızla uçar.
Saatte üç mil hızla yürüdüler.
Tren saatte 500 mil yol alıyordu.
Otoyolda saatte yüz kilometre gidebilirsin.
Saatte 100 kilometreyi geçen sprintler atabiliyor.
Yeni uçak sesin iki katı hızlı uçuyor.
Arabayı saatte seksen kilometre hızla sürdü.
Yağmur ormanları, günde on binlerce hektarlık bir oranda yok oluyor.
Ekvatorda, Dünya yaklaşık saatte 2200 kilometre hızla dönüyor.
Polis beni durdurduğunda saatte 120 kilometre hızla sürüyordum.
Satürn'ün atmosferinin saatte 1800 kilometrenin üzerinde esebilen rüzgarları var.
Tom Mary'ye su aygırlarının saatte yaklaşık 30 kilometrelik bir hızla koşabileceğini düşündüğünü söyledi.
Bu göçebe kabilelerin üyeleri yetenekli okçu ve biniciydiler; rüzgar gibi hızla saldırıp kaçabiliyorlardı.
Yıldızın biz yıllar önceki halini görüyoruz. Çünkü o görüntü bize ışık hızıyla ulaşıyor.
Yer çekimi ve uzaklık ile orantılıysa biz ekvator bölgesinden dünyanın tersine doğru ışık hızıyla ilerlersek