Examples of using "китайски" in a sentence and their turkish translations:
Çince konuşur musun?
O Çince konuşuyor.
O Çince konuşabilir.
İyi Çince konuşabilir misin?
Mary Çince'yi anlar.
O, Çince okur.
- O Çince konuşuyor.
- O Çince konuşur.
O Çince yazar.
Çince konuşabilir misin?
Çince anlıyor musun?
Çince konuşur musun?
O Çince konuşuyor.
Çince anlıyor musun?
Çince kısaca kendinizden bahsedin.
Çinceyi iyi konuşmak zordur.
Çince konuşabilirim.
O, biraz Çince konuşabilir.
Çince yazmaktan hoşlandım.
O Çince konuşabilir.
O Çincede akıcıdır.
O akıcı bir biçimde Çince konuşur.
Çince konuşmam.
Çince konuşmada iyi misin?
O, Çinceyi çok iyi konuşur.
Çünkü Çince konuşuyorum.
Benim hayalim, akıcı bir şekilde Çince konuşmak.
Kate güçlükle Çince konuşuyor.
Zaten Çince yazabiliyorum.
O bir yabancı ama Çince'yi mükemmel bir şekilde konuşuyor.
Hemen hemen her gün Çince konuşuyorum.
Ben Çince adımı yazabilirim.
Totoro "Ben Çince konuşamıyorum" diyor.
Çinceyi hâlâ iyi yazmıyorum.
O, Çinli olmasına rağmen Çince konuşmuyor.
Hâlâ Çinceyi iyi yazamıyorum.
Çince konuşabiliyorum ama okuyamıyorum.
Ya Çince konuşalım ya da hiç konuşmayalım.
Ben Çince'yi oldukça iyi okuyabilirim ama çok iyi yazamam.
Çinceyi hâlâ iyi yazmıyorum.
Çince ona kadar sayabilir misin?
Çince konuşamam. Yalnızca okuyabilirim.
Teyzem hem Çince hem de İngilizce konuşur.
Çince konuşabilirim ama onu yazamam.