Translation of "ждет" in Turkish

0.009 sec.

Examples of using "ждет" in a sentence and their turkish translations:

Время не ждет.

Acele etmeliyiz.

Том ждет автобуса.

Tom otobüs bekliyor.

Том ждет внизу.

Tom alt katta bekliyor.

Том ждет внутри.

Tom içeride bekliyor.

...оцелот ждет своего момента.

...oselo işi ağırdan alıyor.

- Том ждёт.
- Том ждет.

Tom bekliyor.

Том ждет вашей встречи.

Tom seni görmek için bekliyor.

Том ждет с Мэри.

Tom, Mary ile bekliyor.

Много людей ждет Тома.

Bir sürü insan Tom'u bekliyor.

Том ждет на парковке.

Tom otoparkta bekliyor.

Моя подушка ждет меня.

Yastığım beni bekliyor.

Мэри снаружи ждет, да?

Mary dışarıda bekliyor, değil mi?

- Том ждет у тебя в кабинете.
- Том ждет у тебя в офисе.
- Том ждет у вас в офисе.

Tom sizin ofisinizde bekliyor.

И эта самка ждет потомства.

Üstelik bu fare hamile.

Том ждет на заднем дворе.

Tom arka bahçede bekliyor.

Том ждет меня прямо сейчас.

Tom şu anda beni bekliyor.

Она ждет ребенка в июне.

O, haziranda bir çocuk bekliyor.

Том видел, что Мэри ждет.

Tom Mary'nin beklediğini gördü.

Он ждет здесь уже довольно долго.

O uzun bir süre burada bekliyor.

Том ждет наш отчет до обеда.

Tom raporumuzu öğle yemeğinden önce istiyor.

Том ждет тебя в конференц-зале.

Tom seni konferans salonunda istiyor.

Я предположил, что Том ждет Мэри.

Tom'un Mary'yi beklediğini sanıyordum.

Я знаю, что Том ждет нас.

Tom'un bizi beklediğini biliyorum.

Нас ждет много испытаний в этом приключении.

Bu macerayı tamamlamak için bir sürü mücadele yaşamalıyız.

- Такси ждет на улице.
- Снаружи ждёт такси.

Taksi dışarıda bekliyor.

Есть вероятность того, что её ждет успех.

Onun başarılı olma ihtimali var.

Том, я думаю, что девушка ждет тебя.

Tom, sanırım şu kız seni bekliyor.

Том ждет не дождется встречи с Мэри.

Tom Mary ile tanışmak için sabırsızlanıyor.

впереди нас ждет множество препятствий, требующих тяжелых решений.

ilerideki güzergâh da zor kararlar almayı gerektiren engellerle dolu olacak demektir.

Она ждет, что он появится в субботу вечером.

O onun cumartesi öğleden sonra geleceğini bekliyor.

Лекарства долго не продержатся в жаре. Время не ждет.

İlaçlar bu orman sıcağında uzun süre dayanmaz. Yani, vakit çok önemli.

- Он ждет на автобусной остановке.
- Он ждёт на автобусной остановке.

O, otobüs durağında bekliyor.

Выбирайте. Я сделаю, как вы решите. Примите решение. Дана ждет нас.

Seçim sizin. Kararınız neyse onu yapacağım. Bir karar verin. Dana bizi bekliyor.

- Время не ждет.
- Время никого не ждёт.
- Время никогда не ждёт.

Zaman ve gelgit, kimseyi beklemez.

и мы можем увидеть, что нас ждет, по крайней мере, в некоторой степени.

ve en azından bir dereceye kadar neyin geldiğini görebiliyoruz.

Но до того, как программа «Аполлон» запустит своих первых астронавтов, ее ждет самый мрачный

Ancak Apollo Programı ilk astronotlarını başlatmadan önce en karanlık saatiyle yüzleşecekti

- Чего Том ждет от тебя?
- Чего Том от тебя ждёт?
- Чего Том от вас ждёт?

Tom sizden ne bekliyor?