Examples of using "до" in a sentence and their turkish translations:
- Hoşça kalın.
- Güle güle.
Hoşça kal. Yarın görüşürüz.
Ona kadar say.
- Yakında görüşürüz!
- Görüşürüz.
Altıya kadar bekleyin.
aşağı yukarı milattan önce 2650 yıllarına tekabül ediyor
Otuza kadar say.
Yarına kadar bekle.
Otuza kadar say.
Bu geceye kadar bekle.
Ne zamana kadar?
iPod'lara,
dana önce
Yakında görüşürüz!
Yakında görüşürüz!
Sabahleyin görüşürüz.
Yarasın!
Perşembe günü görüşürüz!
Hoşça kalın.
Şimdilik hoşça kal.
Pazartesiye kadar bekleyelim.
Altıya kadar evde kal.
başka bir insana saldırmak, dini kurban vermek,
birini sonuna kadar savunmak veya sonuna kadar kötülemek
Havaalanına ne kadar uzaklıkta?
Hava kararmadan önce Boston'a ulaşacağız.
Şafaktan önce tepenin eteğine varacağım.
Şimdilik.
Tavana dokunabilir misin?
Otel buradan ne kadar uzaklıkta?
Biz ikiye kadar konuştuk.
İstasyon yakın.
Öğleden önce onun evine varacağımızı düşünüyor musun?
- Bu, köye giden uzun bir yoldur.
- Köye çok yol var.
Suyu kaynayıncaya kadar ısıt.
O tepeden tırnağa silahlı.
Onlar sonuna kadar savaştılar.
O, sonuna kadar mücadele etti.
Hoşça kal de.
Tom iliklerine kadar ıslandı.
Gün doğana kadar uyudum.
Tom çok korkmuş.
Berline vardık.Daha sonra Newyork' gideceğiz.
Kemiklerime kadar üşüdüm.
Önümüzdeki yıla kadar bekle.
Otele nasıl ulaşabilirim?
İliklerime kadar ıslandım.
Tom şafaktan önce kalktı.
Avcılar şafaktan önce kalktılar.
Balıkçı adam şafaktan önce kalktı.
Tom öğlene kadar uyudu.
Karanlık olmadan eve gel.
2011'e kadar böyleydi.
17. yüzyıldan önce
Şu ana dek. MEHTAPLI DÜZLÜKLER
...okyanusun devlerine.
...gece oluncaya kadar.
...buz krallıklarına...
Şu andan itibaren, şafak sökene kadar...
bakanlığa kadar yükseliyor
Paris'e uzak değildir.
Yüze kadar say.
Bayılana kadar alışveriş yap.
Buradan Boston'a uzak mı?
O, kasabaya uzak mı?
- Hepiniz hoşça kalın!
- Herkese elveda!
O zaman, hoşça kal.
Öğle yemeğine yarım saat var.
- Hoşça kal, Sayoko.
- Güle güle, Sayoko.
Otuza kadar say.
Haftaya cumartesi görüşürüz.
Noel sadece bir hafta uzakta.
İstasyona gitmek 10 dakika alır.
İstasyona kadar size eşlik edeceğim.
Bu, müzeye giden doğru yol mu?
Bundan önce ne yapıyordun?
O benim ödümü kopardı.
Gara gitmek 10 dakika.
Ona kadar sayabilir misin?
İstasyona varmadan önce tren hareket etti.
O doksan yaşına kadar yaşadı.
Tom ölümüne korkuyordu.
- Hangi yol plaja gider?
- Plaja nasıl gidebilirim?
Onlar İstasyona varmadan önce tren gitmişti.
Biz güneş doğmadan önce başladık.
Hava kararmadan döneceğiz.
Tom tavana dokunabilir.
Biz sonuna kadar kalacağız.
Saat ona kadar burada kalacağım.
O beni ölesiye korkuttu.
Tom, karanlık olmadan eve gitmek istedi.
Uzun mesafeler yürümem gerekecek, bu tarafa doğru.
- Biz sonuna kadar mücadele edeceğiz.
- Sonuna kadar mücadele edeceğiz.