Examples of using "выходить" in a sentence and their turkish translations:
Dışarı çıkamazsın.
Şimdi çıkabilirsin.
Dışarı gitmesen iyi olur.
Nerede inerim?
Dışarı çıkmak istemedim.
O, ayrılmak üzereydi.
Artık gitme zamanı.
Nerede inerim?
O gitmek üzere.
Canım dışarı çıkmak istemiyor.
Bir sonraki istasyonda inmelisiniz.
Tom dışarı gitmeye korkuyor.
Bir sonraki istasyon ineceğin yerdir.
Tom dışarı çıkmak istemiyor.
kadınların gece sokağa çıkması yasaklanmıştır
Bir sonraki durakta inmek zorundayım.
Tom dışarı çıkmak istemedi.
Tom dışarı çıkmak istemedi.
Bugün dışarı çıkmamalısın.
Bu gemi sefere çıkmak üzeredir.
Sinirlenmeye eğilimlidir.
Onun dışarı çıkması yasaklandı.
Odandan dışarı çıkmayacaksın.
Kızmak için neden yok.
Evden ayrılacaktı.
Kimse bu odayı terk etmesin.
Canım dışarı çıkmak istemedi.
Dışarı gitmemelisiniz.
Biz sadece neredeyse gitmeye hazırız.
Hava karardıktan sonra dışarı çıkmamalısın.
Gece dışarı çıkmamalısın.
Bugün dışarı çıkmasan iyi olur.
Annem bana dışarı çıkmamamı söyledi.
Çok genç evlenecek.
Ben asla evlenmek istemiyorum.
Tom evinden çıkmaya korkuyor.
Telefon çaldığında gitmek üzereydim.
Oturumu kapatmamalıydım.
O, dışarı çıkmak üzereydi.
Canım gerçekten dışarı çıkmak istemiyordu.
Bugün dışarı çıkmayı tercih etmiyorum.
Dışarı çıkmak üzereyim.
Yağmur yağmaya başladığı zaman Tom çıkmak üzereydi.
Tom gece dışarı çıkmaktan korkuyor.
Tom evden ayrılmak istemiyor.
Tom dışarı çıkmak istemiyor.
Sokağa çıkasım yok.
Onunla evlenmeye niyetim yok.
Geceleri kendi başınıza dışarı çıkmanın güvenli olduğunu sanmıyorum.
O ona gece tek başına dışarı çıkmamasını tavsiye etti.
Gerçekten dışarı çıkmak istemiyorum.
Yağmur yağmaya başladığında tam ayrılmak üzereydik.
Doktor dışarı çıkmama izin vermedi.
O, ayrılmak üzereydi.
Akşam yemeğinden sonra dışarı çıkmamalısın.
O, onunla evlenmeye isteksizdir.
- Eski elbiselerle gitmeye utandım.
- Eski elbiselerle gitmeye utanıyordum.
- Eski elbiselerle dışarı çıkmaya utandım.
Asla emekli olmak istemiyorum.
Telefon çaldığında, dışarı çıkmak üzereydim.
Şimdi canım dışarı çıkmak istemiyor.
Çocukların gece tek başına dışarı çıkmaları tehlikelidir.
O onunla evlenmek için isteksizdi.
Onunla evlenmeye niyetim yok.
Onunla evlenmek istemiyorum.
Onunla evlenmeyeceğim.
Ben henüz emekli olmayı planlamıyorum.
Öğretmen öğrencilerin konferans salonundan ayrılmasına izin vermedi.
Tom dışarı çıkmamamızı söyledi bize.
Bu gece dışarı çıkmak istemiyorum.
Tom kendini banyoya kilitledi ve dışarı çıkmayı reddetti.
O, Tom'la evlenmemesi için kızını ikna etti.
Evlenmemelisin.
Lütfen ne zaman ineceğimi bana söyler misiniz?
Ben Tom'la evlenmen gerektiğini sanmıyorum.
Çok uzun bir tatil birini tekrar işe başlamak için isteksiz yapar.
Gece tek başına dışarı çıkmamalı.
O aradığında evimden çıkmak üzereydim.
Sadece Tom ile evlenmek istemiyorum.
Hava karardıktan sonra tek başına dışarı çıkmak güvenli değil.
Tom'a hava karardıktan sonra dışarı çıkmamasını tavsiye ettim.
Tom John'la evlenmemesi için Mary'yi ikna etti.
Tom'la evlenmemeliydi.
Mary Tom'la evlenmemeliydi.
O beni ziyaret ettiğinde dışarı gitmek üzereydim.
Sadece onunla evlenmek istemiyorum.
Babam geceleri dışarıya yalnız çıkmama izin vermez.
Eve giderken Noel ağacı ışıklarını kapatın.
Tom Mary'ye hava karardıktan sonra tek başına dışarı çıkmamasını tavsiye etti.
Böyle evden çıkamazsın küçük bey!
Sahip olduğunuz ateşten dolayı, evden dışarı çıkamazsın.
Ben olsam mantık evliliği yapmazdım.
Onunla evlenmem gerektiğini biliyordum.
Telefon çalmaya başladığında, Anne evden ayrılmak üzere idi.
Evlenmek istemiyorum.
O, kızını Tom'la evlenmemesi için ikna etti.
Gitmeye hazır mısınız?
- Yağmur yağarken dışarı çıkmayı sevmem.
- Yağmur yağıyorken dışarı çıkmayı sevmem.