Examples of using "близко" in a sentence and their turkish translations:
Bu yakın.
Bu çok yakın.
Çok az kaldı.
O yakın görünüyor.
Sınav çok yaklaştı.
Dükkan yakın mı?
Çok fazla yaklaşma.
Hastane buraya yakın.
Benim apartman yakındır.
O çok yakın.
Çok yakınız.
- Biz çok samimiyiz.
- Biz çok yakınız.
Bu yeterince yakın.
O gerçekten kapalıydı.
O çok yakındı.
O oldukça yakında yaşıyor.
Bu gerçek bile değil.
Tom, Mary'ye yakın.
Çok yaklaşma.
Ateşe o kadar yaklaşma!
Onu ciddiye alma.
Fazla yakınından geçen tüm somonları yakalamaya hazırdır.
Ona yakın yaşıyoruz.
Tom'a ne kadar yakınsın?
Buraya oldukça yakın yaşıyorum.
Okula yakın oturuyoruz.
O, benim evime yakın.
Tom, Mary'ye yakın durdu.
Çok ciddiye almayın!
ve optik fiziğin sınırlarında.
Tom'a oldukça yakın yaşıyorum.
Evim otobüs durağına yakın.
Bu alana yakın plaj var mı?
O otel göle çok yakındı.
Noel yakında, doğru mu?
Sen televizyona çok yakın oturuyorsun.
Uzun yıllardır yakın arkadaşız.
Ateşe çok yaklaşma.
- Bu asteroid, dünya'ya yakın geçti.
- Bu asteroid, dünya yakınından geçti.
O buraya yakın mı?
Sana oldukça yakın yaşıyorum.
Onlara oldukça yakın yaşıyorum.
Ona oldukça yakın yaşıyorum.
TV'ye çok yakın oturma.
Benim evim denize yakın.
Ateşe çok yakın uyumayın.
Ekrana çok yakın oturmayı sevmiyorum.
Ayrıca kişisel olarak, kapalı alan yapay çiftliklerinin
Noel çok yakında.
Lütfen dinlenin ve ağırdan alın.
Bunu çok üzerine alınıyorsun.
Onun çocuklarıma yaklaşmalarına izin vermeyin.
Okulumuza yakın bir otobüs durağı var.
Her ev diğerine yakındır.
Biz çok yakındık.
Bunu neden bu kadar kişisel alıyorsun?
Lütfen çocuğun göle yakın gitmediğinden emin ol.
Ben ağırdan almaya çalışıyorum.
Ben ağırdan almaya çalışıyordum.
Tom o resimde Mary'ye yakın duruyor.
Hastane buraya yakın.
Tom'un arabasına çok yakın park etmek istemiyorum.
Şimdi ağırdan alsan iyi olur.
Tom ve Mary birbirine çok yakın duruyordu.
Sonra devam edeceğiz. Embarra Köyü'ne yaklaşmış olmalıyız.
Eğer bir deveye yaklaşırsanız, ısırılmayı göze alırsınız.
Otel havalanına yakın mıdır?
Buraya oldukça yakın çok güzel bir küçük otel biliyorum.
Tom ateşe çok yaklaştı ve sakalınını ucunu yaktı.
Nehrin yakınında kamp yapmak iyi bir fikir değildir.
O benim komşum ama onu iyi tanımıyorum.
Yerinde olsam Tom'a o kadar yakın oturmazdım.
Bence aşırı tepki gösteriyor olabilirsin.
O, evime yakın yaşıyor.
Tom, Mary'ye çok yakın duruyordu.
Bardağı masanın kenarına yakın koymayın.
Sinema istasyona yakın mı?
Tom'a rahatlamasını ve sakin olmasını söyledim.
Sakin ol, Tom!
Tom'un annesi onun TV'ye çok yakın oturursa gözlerini mahvedeceğini söyledi.
İnsanlar ona çok yakın durarak onun kişisel alanını istila ettiğinde Tom bunu sevmez.
Onu, o kadar ciddiye alma.
Jüpiterin dört iç uydusu vardır: Metis, Adrastea, Amalthea ve Thebe. Onların uyduları gezegene çok yakındır.
İşe bazen yürüyerek bazen de bisikletle gidiyorum zira yaşadığım yer işime çok yakın.
Tom cinayet anında cinayet mahalline yakın bir yerde olmadığını iddia ediyor.
Kuşkusuz bu dünyada her erkeğin ve kadının evlenmek için huyu huyuna, suyu suyuna tamamen denk birisi mutlaka vardır; fakat bir insanın sadece birkaç yüz kişiyle tanışma fırsatı bulduğu, bu birkaç yüz kişi içinden belki bir düzinesini yakından tanıdığı, bu bir düzinenin de ancak birkaçıyla dost olduğu göz önüne alınır ve de dünyada milyonlarca insanın yaşadığı hatırda tutulursa kolayca görülür ki dünya yaratıldığından beri doğru erkek doğru kadınla muhtemelen daha hiç karşılaşmamıştır.