Examples of using "Зря" in a sentence and their turkish translations:
Boşa çabalıyorsun.
Boşa çabalıyorsunuz.
Hepsi boşu boşuna.
Keşke evlenmeseydim.
Bunu israf etmeyin.
Keşke Tom'a yalan söylemeseydik.
Boşuna mı yemek yaptım?
Hepsi boşuna .
Beyhude geçti yıllar.
Yani hepsi boşuna mıydı?
Keşke bu kadar çok yemeseydim.
- Benim zamanımı israf ettiğimi düşünüyor musunuz?
- Sizce ben zamanımı boşa harcıyor muyum?
Keşke oraya tek başıma gitmeseydim.
Boşa zaman harcamazsın.
Bunların hepsi boşunaydı.
Zamanını boşa harcama.
Paramı boşa harcadım.
Keşke Tom'a vurmasaydım.
Keşke bunu yapmasaydım.
Mary zamanı boşa harcıyor.
Zamanımızı boşa harcıyoruz.
Tom öyle yapmakta hatalıydı.
Keşke seni öpmeseydim.
Keşke ona vurmasaydım.
Keşke ona vurmasaydım.
Keşke onlara inanmasaydım.
Keşke ona inanmasaydım.
Keşke ona inanmasaydım.
Keşke bunu almasaydım.
Keşke Tom'a yalan söylemeseydim.
Keşke Tom'u öpmemiş olsaydım.
Onların çabaları hiçbir şey için değildi.
Keşke Tom polise yalan söylemeseydi.
Keşke polise yalan söylemeseydim.
- Zaman kaybediyorlar.
- Boşa zaman harcıyorlar.
Seni övmemeliydim.
- Keşke bu kadar genç evlenmeseydim.
- Keşke bu kadar genç yaşta evlenmeseydim.
Sanırım zamanını boşa harcıyorsun.
Keşke Tom'a dedemin kemanını vermeseydim.
Zamanımı boşa harcıyorum.
Ben sadece zamanını boşa harcadığını düşünüyorum.
Keşke Tom'un bunu yapmasına izin vermeseydim.
ve kendi kendini kanıtlaması.
Tom zamanını tüketiyor.
Bir sürü zaman boşa gitti.
Maalesef zamanımızı boşa harcıyoruz.
Tom'a güvenmemekle hata yapıyorsun.
Keşke çok fazla zamanı boşa harcamasaydım.
Şemsiyeni getirmene gerek yoktu.
Aslında biz suyu israf ediyoruz.
Adını yazmana gerek yoktu.
- Gerek yoktu be reis!
- Onu yapman gerekmiyordu, şef.
- Onu yapmana gerek yoktu, şef.
McClellan zamanı boşa harcamadı.
Keşke sınava geç kalmasaydım.
Keşke pencereleri açık bırakmasaydım.
Tom zamanımızı harcıyor.
Keşke o hikayeyi anneme anlatmasaydın.
Zamanı israf etmeyin.
Boşa vakit harcamayı durduralım.
Zamanımı boşa harcamam.
Vaktini Tom'a yardım etmeye çalışarak harcama.
Tom'u ikna etmeye çalışarak zamanını boşa harcıyorsun.
Kapıya kadar onunla ilgilenmene gerek yoktu.
Önemsiz şeylerle vakit harcama.
Keşke Tom'la evlenmeseydim.
Umarım bu bir zaman kaybı değildi.
Keşke bu sabah kahvaltıyı atlamasaydım.
Keşke bütün paramı harcamasaydım.
Bu konudan Tom'a söz etmemen gerekirdi.
Keşke yaptığımı yapmasaydım.
Keşke bunu kendi başıma yapmaya çalışmasaydım.
Keşke Tom'un araba kullanmasına izin vermeseydim.
Keşke Tom bunu yapmamı istemeseydi.
Vaktimizi boşa harcıyorsun.
Biz zamanımızı boşa harcamıyorduk.
Keşke Tom'un sana araba sürmeyi öğretmesini istemeseydim.
Zaman harcıyorsun.
Tom Mary'nin zamanını boşa harcadığını düşündü.
- Neden bununla zaman harcıyoruz?
- Neden bununla boşa zaman harcıyoruz?
Bu kadar çok parayı boşa harcamış olmam çok kötü.
Boş yere onun düşüncesini değiştirmeye çalıştık.
Zaman israf ediyorum.
Ona işinde yardım etmene gerek yoktu.
- Havanda su dövüyorsun.
- Zamanı boşa harcıyorsun.
- Boşa kürek çekiyorsun.
- Boşa uğraşıyorsun.
Tom'u ikna etmeye çalışırken zamanını boşa harcama.
Keşke Tom'a ona yardım edeceğime söz vermeseydim.
Keşke sana inanmasaydım.
Tom zamanını boşa harcıyor.
Onu yapmamalıydım. Hatalıydı.
Neden Tom'la birlikte zamanını israf ediyorsun?
Biliyorsun, sanırım burada zamanımızı boşa harcıyoruz.
Sen vaktini harcıyorsun.
Yıldızlara bak, boşa vakit kaybetmeyelim.
Neden zaman kaybetmeyi bırakmıyoruz?
Zamanı harcıyorsun.
Zamanımı boşa harcıyorsun.
Korkarım ki zamanını boşa harcıyorsun.