Translation of "Ursos" in Turkish

0.004 sec.

Examples of using "Ursos" in a sentence and their turkish translations:

- Tenho medo de ursos.
- Eu tenho medo de ursos.

Ayılardan korkarım.

- Ursos conseguem subir em árvores.
- Ursos sabem subir em árvores.

Ayılar ağaçlara tırmanabilir.

ursos na redondeza?

Buralarda hiç ayı var mıdır?

- Ursos conseguem subir em árvores.
- Os ursos conseguem subir em árvores.

Ayılar ağaca tırmanabilir.

- A maioria dos ursos são onívoros.
- A maioria dos ursos é onívora.

- Çoğu ayı omnivor'dur.
- Çoğu ayı hepçil'dir.

Os ursos polares caçam focas.

Kutup ayıları fok balıklarını avlarlar.

Por que os ursos hibernam?

Ayılar neden kış uykusuna yatar?

Os ursos-marinhos são mais ágeis.

Foklar daha atik.

Os ursos hibernam durante o inverno.

Ayılar kış uykusuna yatar.

Os ursos feridos geralmente são muito perigosos.

Yaralı ayılar genellikle çok tehlikelidir.

Os ursos pandas vivem somente na China.

Panda yalnızca Çin'de yaşar.

Os ursos polares estão ameaçados pelas mudanças climáticas.

Kutup ayıları iklim değişikliği tarafından tehdit ediliyorlar.

Embora sejam parentes dos ursos-marinhos, são sete vezes maiores.

Kürklü foklarla yakından akraba olsalar da onlardan yedi kat büyüktürler.

Onde estes tubarões caçam ursos-marinhos recorrendo a luz artificial.

yapay ışık eşliğinde fok avladığının bilindiği dünyadaki tek yer.

Pouco antes de hibernarem, estes ursos-negros vão à Baixa.

Bu kara ayılar, kış uykusuna yatmadan hemen önce kendilerini şehre atıyor.

Os ursos vivem em florestas e não gostam de pessoas.

Ayılar ormanlarda yaşar ve insanlardan hoşlanmazlar.

Caranguejos mal-humorados encaram um dos ursos mais assustadores do mundo.

Çevik Hindistan cevizi yengeci dünyanın en korkunç ayılarıyla karşılaşacak.

Se há ursos nesta zona, temos de ter ainda mais cuidado!

Bölgede ayılar varsa iki kat dikkatli olmanız gerekir!

Os homens são como os ursos; quanto mais feios, mais atraentes são.

Erkekler ayılar gibidir - Onlar ne kadar çirkin olursa o kadar çekici olurlar.

Pela primeira vez em três meses, os ursos sentem o calor do Sol.

Ayılar üç ay sonra ilk defa güneşin sıcaklığını hisseder.

Quando a noite cai, os ursos-marinhos têm mais hipóteses de passarem despercebidos.

Karanlık çökünce... ...fokların görülmeden geçme şansının artması gerekir.

Mas, mais cedo ou mais tarde, os outros ursos-marinhos têm de se alimentar.

Ama bir noktadan sonra, fokların geri kalanları da beslenmek zorunda.

Uma vez para lá das luzes da cidade, no oceano escuro, os ursos-marinhos estão mais seguros.

Şehrin ışıklarını geride bırakıp karanlık açık okyanusa ulaşan kürklü foklar artık daha güvende.

Algumas pessoas acreditam que os ursos polares andam livremente nas ruas da Noruega. Felizmente, é apenas besteira.

Bazı insanlar kutup ayılarının Norveç sokaklarında özgürce dolaştığına inanıyor. Neyse ki, bu sadece saçmalık.

À medida que o Sol se põe, os peixes de que os ursos-marinhos se alimentam vêm à superfície.

Güneş batıyor. Fokların avladığı balıklar derinlerden yukarı çıkıyor.

Os ursos-polares usam a sua força imensa para quebrar o gelo. Mas pelo menos dois terços das caçadas fracassam.

Kutup ayıları muazzam güçlerini kullanarak yüzeyde delik açabilir. Fakat avların en az üçte ikisi hüsranla sonuçlanır.

Esta pequena ilha em Mossel Bay, na África do Sul, é o lar de quatro mil ursos-marinhos do Cabo.

Mossel Körfezi, Güney Afrika'daki bu ufacık ada 4.000 Güney Afrika kürklü fokuna ev sahipliği yapmaktadır.