Translation of "Plan" in Turkish

0.008 sec.

Examples of using "Plan" in a sentence and their turkish translations:

Świetny plan.

Bu harika bir plan.

Oto plan.

İşte plan.

Mam plan.

Bir planım var.

Popierają twój plan.

Onlar senin projenin lehinde.

To dobry plan.

Bu iyi bir plan.

Taki był plan.

O plandı.

Musimy wymyślić plan.

Bir plan önermeliyiz.

Poproszę plan miasta.

Şehrin bir haritasını istiyorum.

Twój plan zadziałał.

Planın işe yaradı.

Oto jest plan.

İşte plan.

Mam już plan.

Bir planım var bile.

Tom ma plan.

Tom'un bir planı var.

Jaki mamy plan?

Planımız ne?

Plan Toma zawiódł.

Tom'un planı başarısız oldu.

- Ten plan nie zadziała.
- Ten plan się nie powiedzie.

Bu plan işe yaramayacak.

Razem tworzą plan możliwości.

Hep birlikte ihtimal tasarımlarını içeriyorlar.

Twój plan brzmi wspaniale.

Planın muhteşem görünüyor.

Kto zrobił ten plan?

Bu planı kim yaptı?

Warto wypróbować ten plan.

Plan denemeye değer.

Potrzebny nam plan B?

Bir B planına ihtiyacımız var mı?

To jest mój plan.

Bu benim planım.

Nowy plan wyszedł dobrze.

Yeni plan iyi çalıştı.

Jego plan jest niebezpieczny!

Onun planı tehlikeli.

Tom wyjaśnił Mary plan.

Tom, Mary'ye planı açıkladı.

Przedyskutowałem plan z Tomem.

Planı Tom'la tartıştım.

Czyj to był plan?

O kimin planıydı?

Plan Toma nie brzmiał głupio.

Tom'un planı aptalca görünmüyordu.

Zgodziliśmy się na ten plan.

Biz planı kabul ettik.

Jaki jest plan na dziś?

Bugünün planı nedir?

Plan się jednak nie powiódł.

Plan sonuçta başarısız oldu.

Przejrzyjmy ten plan od nowa.

Bu planı tekrar gözden geçirelim.

- Ten nowy plan oparty jest na naszym pomyśle.
- Nowy plan bazuje na naszym pomyśle.

Yeni planda bizim fikrimiz baz alındı.

To Pepe Mujica stworzył Plan Juntos.

Plan Juntos fikri Pepe Mujica'ya ait.

Proszę, pokaż mi swój szczegółowy plan.

Lütfen bana ayrıntılı planınızı gösterin.

Twój plan wymaga dużych nakładów finansowych.

Senin planın çok miktarda para gerektirir.

Meg zgodziła się na plan Kena.

Meg Ken'in planını kabul etti.

Przekazałem Tomowi plan, który mi wysłałeś.

Bana gönderdiğin programı Tom'a gönderdim.

Nasz plan ma wiele dodatkowych zalet.

Planımızın bir sürü ekstra avantajları var.

Myślałem, że plan Toma był dobry.

Tom'un planının iyi olduğunu düşündüm.

Tom myślał, że to głupi plan.

- Tom bunun aptalca bir plan olduğunu düşündü.
- Tom onun aptalca bir plan olduğunu düşünüyordu.

Ten plan jest trudny do przeprowadzenia.

Bu planı gerçekleştirmek zordur.

Nasz plan nie zadziałał w praktyce.

Planımız pratikte işe yaramadı.

- Musisz trzymać się swego planu.
- Musisz zrealizować swój plan.
- Musisz doprowadzić swój plan do końca.

Planını gerçekleştirmelisin.

Plan spotkał się z poparciem wszystkich uczestników.

Plan hemen hemen tüm katılımcılar tarafından desteklendi.

Szkoda, że wtajemniczyłeś go w ten plan.

Keşke plandan ona bahsetmeseydin.

Gdybym wtedy o tym wiedział, zmieniłbym swój plan.

Onun hakkında bilseydim, ben planımı değiştirirdim.

Zdecydowana większość osób zgadza się na ten plan.

İnsanların büyük bir çoğunluğu planı kabul etti.

Przedyskutowaliśmy nasz plan wyjazdu do Włoch przy kawie.

Kahve içerken İtalya'ya bir yolculuk için planlarımızı görüştük.

Żeby osiągnąć sukces, musisz założyć sobie dobry plan.

Başarılı olmak için iyi bir plan yapmak zorundasın.

Plan Toma podoba mi się bardziej niż Mary.

Tom'un planını Mary'nin planından daha çok seviyorum.

Twój plan jest bardzo dobry, ale mój jest lepszy.

Senin planın çok iyi ama benimki daha iyi.

Ponieważ ten metal nie jest wrakiem, musimy obmyślić nowy plan.

Bu metal aradığımız enkaz olmadığına göre, yeni bir plan geliştirmeliyiz.

Tom spytał Mary, czy podoba jej się plan, czy nie.

Tom Mary'nin planı sevip sevmediğini sordu.

- Nie ma powodu, abym porzucał mój plan.
- Nie ma żadnego powodu, żebym rezygnował ze swojego planu.

Planımdan vazgeçmem gerektiği konusunda hiç neden yok.

Plan polegał na tym, by udać, że przywieziono do Urugwaju z Buenos Aires kogoś, kto tam zmarł,

Buenos Aires'te ölmüş biri Uruguay'a naklediliyormuş gibi yaptık.