Translation of "Pada" in Turkish

0.006 sec.

Examples of using "Pada" in a sentence and their turkish translations:

- Pada.
- Leje.
- Pada deszcz.

- Hava yağmurlu.
- Yağmur yağıyor.

- Deszcz pada.
- Pada deszcz.

Yağmur yağıyor.

- Śnieg dzisiaj pada.
- Dzisiaj pada śnieg.

Bugün kar yağıyor.

Pada śnieg.

Kar yağıyor.

Pada deszcz.

- Hava yağmurlu.
- Yağmur yağıyor.

Nie pada.

Yağmur yağmıyor.

Pada deszcz?

Yağmur mu yağıyor?

- Pada śnieg w Paryżu
- W Paryżu pada śnieg.

Paris'te kar yağıyor.

Patrz, śnieg pada!

Aa! Kar yağıyor!

Teraz pada śnieg.

- Şimdi kar yağıyor.
- Şu anda kar yağıyor.

Dzisiaj pada śnieg.

Bugün kar yağıyor.

Pada od rana.

Sabahtan beri yağmur yağıyor.

Zimą pada śnieg.

Kışın kar yağar.

Teraz pada deszcz.

- Şimdi yağmur yağıyor.
- Şu anda yağmur yağıyor.

- Nie wiedziałem, że pada śnieg.
- Nie wiedziałam, że pada śnieg.

Kar yağdığını bilmiyordum.

Chodźmy, jeśli nie pada.

Yağmur yağmıyorsa gidelim.

W czerwcu dużo pada.

Haziranda çok yağmur yağar.

Czy teraz pada deszcz?

Şimdi yağmur yağıyor mu?

Deszcz pada cały czas.

Aralıksız olarak yağmur yağıyor.

Na zewnątrz pada śnieg.

Dışarıda kar yağıyor.

Chodźmy, już nie pada.

Şimdi dışarı çıkalım. Artık yağmur yağmıyor.

Wiosną tu dużo pada.

İlkbaharda burada çok yağmur yağar.

Zawsze gdy pada, dach przecieka.

Her yağmur yağdığında çatı sızdırır.

Niedaleko pada jabłko od jabłoni.

- Armut dalının dibine düşer.
- Çocuklar atalarına çeker.

Czy w Niemczech dużo pada?

Almanya'da çok yağmur yağar mı?

Jest pochmurno, ale nie pada.

Hava bulutlu ama yağmur yağmıyor.

Na Hokkaido pada dużo śniegu.

Hokkaido'da çok kar yağar.

W tej chwili nie pada.

- Şimdi yağmur yağmıyor.
- Artık yağmur yağmıyor.

Pada, powinieneś zostać w domu.

Yağmur yağıyor, bu yüzden evde kalmalısın.

Mimo że pada śnieg, muszę iść.

Kar yağmasına rağmen gitmek zorundayım.

Pada non stop od trzech dni.

- Üç gündür aralıksız yağmur yağıyor.
- Üç gündür aralıksız yağıyor.

Na tym terenie rzadko pada śnieg.

Bu alanda nadiren kar yağar.

Zawsze pada, gdy Tom nas odwiedza.

Tom'un bizi her ziyaret edişinde yağmur yağıyor gibi görünüyor.

Dlaczego nosisz pelerynę? Nie pada, nieprawdaż?

Niçin yağmurluk giyiyorsun? yağmur yağmıyor, değil mi?

Jednak kiedy pada śnieg, musisz być sprytny.

ama böyle kar yağarken akıllı davranmalısınız.

Jednak kiedy pada śnieg, musisz być sprytny.

ama böyle kar yağarken akıllı davranmalısınız.

Unikaj przechodzenia przez ulicę gdy pada deszcz.

Yağmur yağarken bu caddeyi geçmekten kaçının.

Czasem śnieg pada tutaj nawet w kwietniu.

Bazen buralarda nisan ayında bile kar yağar.

Tam, gdzie mieszkam, w styczniu pada śnieg.

Yaşadığım yerde Ocak ayında kar yağar.

Nawet jeśli pada, on będzie grać w golfa.

Yağmur yağmasına rağmen, o golf oynayacak.

Potrzebuję kierowcy, żeby zabrał mnie na stację. Pada deszcz.

Beni istasyona götürecek bir şoför lâzım. Yağmur yağıyor.

Wyobraźcie sobie, kiedy pada i cała woda zostaje sprowadzona i zebrana tutaj.

Yağmur yağdığında suyun kanalize olup burada birikeceğini hayal edebilirsiniz.

Tutejszy klimat jest bardzo łagodny, śnieg nie pada tu nawet w zimie.

Buradaki iklim çok yumuşak olduğu için burada kışın bile nadiren kar yağar.