Examples of using "On”" in a sentence and their turkish translations:
O vefat etti.
O dener.
O uyuyor mu?
O araba satar.
- O uyuyor mu?
- O, uyuyor mu?
- Uyuyor mu?
İşte orada.
O koştu.
O yalan söylüyor.
Telefonda konuşuyor.
O şişmanlıyor.
Tom egzersiz yaptı.
Tom egzersiz yapar.
Geldi.
O çıldırdı.
O geldi!
O koşar.
O gitti.
O anlayacak.
O uyuyor.
- O Nancy'den nefret ediyor.
- Nancy'den nefret ediyor.
O aptal değil.
O bir yazar.
O bunu yapamaz.
O Esperanto öğreniyor.
Nerede?
Evet, işte.
- O bir bilim adamıdır.
- O, bir bilim adamıdır.
O kötüdür.
O şüpheli görünüyor.
O pirinç yetiştirir.
O ayrıcalığı istismar etti.
O, hayvanları sever.
O bir iş arıyor.
O ölecek mi?
- Onun bir sakalı var.
- Sakalı var.
O, İngilizce öğretir.
O, bir videoya sahip.
O ilk olarak vardı.
Adam gözlük takıyor.
O bir şapka aldı.
Onun paraya ihtiyacı var.
O, hasta.
O meşgul.
O meşgul mü?
- O koşmayı sever.
- O çalıştırmayı seviyor.
O, arabayı tasarladı.
O her zaman şaka yapıyor.
O nereli?
- O, yemek pişirmede iyidir.
- Aşçılığı iyi.
O tembeldir.
O, bir kredi kartı ile ödüyor.
O, radyo dinliyor.
O yeni.
- O nerededir?
- O nerede?
O pijama giyer.
Halen ayakta duruyor.
O bir taksi şoförü.
O iyi konuşur.
O, İngilizdir.
- O nerede yaşıyor?
- O nerede oturuyor?
O bilmiyor.
Onlar beni öldürecekler.
O gazete okuyor.
Bana dokundu.
O sigara içmiyor.
O bir özgürlükçü.
O yalan söylemez.
O yüzmeyi sever.
O eğleniyor.
O genç.
O intihar etti.
Beni kandırdı.
O içki içmez.
O jöleyi seviyor.
O neler çeviriyor?
O bir tenis oyuncusu.
O sarışın.
O kıskançtır.
O kör oldu.
O, yarın gelecek.
O iyi şarkı söyler.
O Avusturyalı.
O bir hırsızdır.
O nerelidir?
O, okuyabilir.
O bana tekme atıyor!
O yakında gelecek.
O çok çalışkandır.
O akıllı.
O bir elma yiyor.