Examples of using "Centrum" in a sentence and their turkish translations:
Bizi şehir merkezine götür.
Ben kasaba merkezinde yaşıyorum.
Ofisim şehir merkezinde.
Uyku merkezimde bunu inceliyoruz,
Dün alışveriş merkezine gittim.
En yakın alışveriş merkezi nerede?
Yer altında alışveriş bölgesi var.
O, ilgi odağıdır.
Kütüphane şehrin merkezinde.
Singapur'un tam merkezinde bir grup düz kürklü su samuru.
Şehir merkezi Kyoto'da büyük bir trafik sıkışıklığı vardı.
Kilise köyün ortasındadır.
Tom'un ilgi odağı olması gerekiyor.
Bu yakınlarda alışveriş merkezi var mı?
Tom ilgiyi sever.
- Paris bir şekilde, dünyanın merkezidir.
- Paris bir bakıma dünyanın merkezidir.
Kent merkezinde güzel bir park var.
- Okulumuz kasabanın merkezindedir.
- Okulumuz şehrin merkezindedir.
Lütfen, merkeze nasıl ulaşabilirim?
Bu otobüs şehir merkezine gider mi?
O her zaman ilgi odağı olmalı.
AVM veya pazar alışverişleri...
Bu önemli soru hayatım boyunca işimin merkezi oldu.
Dünya'nın en büyük kara memelisi şehrin tam göbeğinden geçip gidiyor.
Merkez Bir denen bir şey vardı.
Melbourne şehir merkezindeki bu gececi keseli sıçanlar gibi.
Kütüphane şehrin ortasında.
Bu kara ayılar, kış uykusuna yatmadan hemen önce kendilerini şehre atıyor.
Istasyon şehrin ortasında.
Yeni bir spor merkezi inşa etmek için proje yeterli fon eksikliğinden dolayı suya düştü
Rus merkezi kargaşa içindeydi… ve kırılmaya yakın görünüyordu.
Paris sendromu bir tür kültür şokudur. Şehrin moda merkezi imgesine kapılıp Paris'te yaşamaya başlayan, sonrasında yerel adetlere ve kültüre iyi uyum sağlayamayıp, zihinsel dengesini yitiren ve depresyona yakın belirtiler gösteren yabancıları tanımlamak için kullanılan psikiyatrik bir terimdir.