Examples of using "곳을]" in a sentence and their turkish translations:
Bir yerde kamp kurmayı düşünmeliyiz.
Bana koruma sağlayacak bir şeye ihtiyacım olacak.
Burada inecek yer bulmaya çalışmak heyecan verici olacak.
Daha önce göremediğim yerde
Gözlerini oraya dik
Yarayı sıcak suya tutmak.
Milyonlarca vatandaş ya yerinden edilmişti
Hangi yöne dönsek risk faktörü var:
Ya bir dahaki sefer mükemmel bir yere gittiğinizde
Ümitsizce sessiz bir yer arıyor.
dünyayı dolaşmak istiyorum.
Hava gittikçe kararıyor. Bir yerde kamp kurmayı düşünmeliyiz.
Dedi ki, "bana ait olan"
Sıklıkla gidip, arkadaşlarınız veya mekânın demirbaşlarıyla takıldığınız
Bu halatı kullanıp onu bağlayacak bir şey bulacağız
Yapmak istediğimiz şey gölgelik bir yer bulup onları güneşten saklamak.
hikâyenizi taşıyan yeri kaybetmenin verdiği ızdırabı bilirsiniz.
Kar yüzünden ormanın zemininde yiyecek bulmak pek mümkün değil. Başka yerlere bakmalı.
Gece hızla yaklaşırken bu devasa sürünün uyuyacak bir yer bulması gerek.
Ya da bu halatı kullanarak bağlayacak bir şey bulup onunla aşağı inebiliriz.