Examples of using "문어" in a sentence and their turkish translations:
O zamanlar tek yaptığım şey onu düşünmekti.
Kopmuş kolunu, ağzında görebiliyordum.
Her gün ona hikâyelerimi anlatıyordum.
hemen yanında büyük bir ahtapot daha vardı.
Bana bir ziyaretçi olmamayı,
Bütün koku yosunda olduğu için köpek balığı yosunu ısırıp koparmaya başladı.
Vahşi doğanın ne kadar değerli olduğunu anlamamı sağladı.
Her kolunun dibinde, sert kabukları aşabilecek bir delici var.
İki ahtapotun birbirine yakın durması çok nadirdir.
Değiştiğimi fark ettim. Bana, başkalarına karşı hassas olmayı öğretiyordu.
Köpek balığının etrafında yüzüp kokusunu aldığını gördüm. "Olamaz, yine aynı kâbusu yaşayacağız."
Ama sorun şu ki geri dönmesi gerekiyor. Diğer tarafta, köpek balığı kokusunu tekrar aldı.