Translation of "Forze" in Turkish

0.005 sec.

Examples of using "Forze" in a sentence and their turkish translations:

Abbiamo forze diverse.

Farklı güçlerimiz var.

Combatterà quelle potenti forze,

o kudretli güçlerle savaşacak,

- In quale branca delle forze armate eri?
- In quale branca delle forze armate era?
- In quale branca delle forze armate eravate?

Silahlı kuvvetlerin hangi kolundaydın?

- Le forze giapponesi hanno marciato in Birmania.
- Le forze giapponesi marciarono in Birmania.

Japon güçleri Birmanya'ya yürüdü.

- Tutti hanno delle forze e delle debolezze.
- Hanno tutti delle forze e delle debolezze.

Herkesin güçlü ve zayıf yönleri vardır.

- Le forze armate hanno occupato tutto il territorio.
- Le forze armate occuparono tutto il territorio.

Silâhlı kuvvetler tüm bölgeyi işgâl etti.

Tra comunità nere e forze dell'ordine,

bir kuşak çatışması anıyla uğraşmıyoruz.

E qui bisogna essere in forze.

Buradayken güçlü olmalısınız.

Ma unendo le forze, possiamo risolverlo.

Fakat birlikte çalışarak bunu düzeltebiliriz.

Causato da potenti e malvagie forze

kudretli ve alçak güçler

- Bush è il capo delle forze del bene.
- Bush è il leader delle forze del bene.

Bush iyiliğin güçlerinin lideridir.

Sto esaurendo le forze per restare appeso.

Burada tutunarak güç kaybediyorum.

- Chi ha detto che voleva unirsi alle forze speciali?
- Chi ha detto che si voleva unire alle forze speciali?

Onun özel kuvvetlere katılmak istediğini kim söyledi?

Come liberare le forze dell'ordine dai suprematisti bianchi?"

Beyazların üstünlüğüne inanan kanun koyucuları nasıl temizleyeceğiz?"

Contrattacco di forze tedesche, bulgare e austro-ungariche.

Alman, Bulgar ve Bulgar karşı saldırı Avusturya-Macar kuvvetleri.

Loro unirono le forze e combatterono il nemico.

Güçlerini birleştirip düşmanla savaştılar.

Nelle forze speciali la tortura è un tabù.

Özel kuvvetlerde, işkence bir tabudur.

Io ci provo con tutte le mie forze.

Bütün gücümle çalışıyorum.

Mangia di più, o non riprenderai le forze.

Daha fazla ye, yoksa güçlenemeyeceksin.

- Abbiamo bisogno di unire le forze per sconfiggere il nemico.
- Noi abbiamo bisogno di unire le forze per sconfiggere il nemico.

Düşmanı yenmek için birleşmemiz gerekir.

Che i responsabili delle forze dell'ordine delle grandi città dicano:

şeflerine sahip olmamız da şu an için önemli bir şey.

La nostra buona natura è stata ostacolata da diverse forze;

İyi huylu doğamız bazı güçler tarafından engellendi

Chiuse la trappola sulle forze del generale Mack a Ulm.

General Mack'in Ulm'deki güçleri üzerindeki tuzağı kapatan parlak bir eylem kazandığında doğrulandı

Le forze giapponesi assediano la base navale tedesca di Tsingtao.

Alman Tsingtao Deniz üssünü ele geçirir

Dovremmo prendere in considerazione la possibilità di unire le forze.

Kombine bir çaba düşünmeliyiz.

I tedeschi allora attaccarono le forze inglesi dal lato destro.

Almanlar daha sonra sağ tarafta İngiliz kuvvetlerine saldırdılar.

Nel 1931 abbiamo partecipato a uno studio sull'illegalità delle forze dell'ordine.

1931'de polislikteki kanunsuzlukla ilgili bu raporla dahil olduk.

Nell'arco di alcune ore le forze austriache iniziano a bombardare Belgrado.

Saatler sonra Avusturyalı güçler Belgrad'ı bombardımana tuttu.

Ma continua a combattere con le forze tedesche e austro-ungariche

ama Alman ve Austro-Macar kuvvetleriyle çarpışmaya devam ediyor.

Provò ad aprire la porta spingendo con tutte le sue forze.

O, kapıyı iterek açmak için bütün gücüyle uğraştı.

Generalmente, le forze speciali non hanno molti contatti con i civili.

Genellikle, özel kuvvetlerin sivillerle çok teması yoktur.

Se c'è un ambiente dove serve restare in forze, è la giungla.

Doğada gücünüze ihtiyaç duyduğunuz bir yer varsa orası kesinlikle ormandır.

Tutta questa roccia è super scivolosa! Sto perdendo le forze, qui appeso.

Bu kayalar aşırı kaygan! Buraya tutunurken gücüm tükeniyor.

Ma in momenti come questo mi chiedo dove trovi le mie forze.

Ama bilirsiniz, böyle zamanlarda gücümü nereden aldığımı da düşünürüm.

Le forze francesi si sarebbero poi spostate a sud per intrappolare Bagration.

Fransız kuvvetleri daha sonra tuzağa düşmek için güneye Bagration.

- Tom deve conservare la sua forza.
- Tom deve risparmiare le sue forze.

Tom gücünü korumak zorundadır.

Non hanno ancora le abilità, né le forze di sopravvivere senza la madre.

anneleri olmadan hayatta kalacak yetenek veya güce henüz sahip değiller.

E guidò le forze francesi a una schiacciante vittoria sugli spagnoli a Ocaña.

ve Fransız kuvvetlerini Ocaña'da İspanyollara karşı ezici bir zafere götürdü.

Affidò a Suchet il comando delle forze francesi nel sud, un comando importante e indipendente

Suchet'e güneydeki Fransız kuvvetlerinin komutasını verdi - çok az kişinin daha uygun olduğu

È illegale negli Stati Uniti per le forze dell'ordine usare la tortura per ottenere informazioni.

Amerika'da güvenlik güçlerinin bilgi almak için işkence yapması yasal değildir.

- Il leader di Al Qaeda Osama Bin Laden è stato ucciso dalle forze armate statunitensi in Pakistan.
- Il capo di Al Qaeda Osama Bin Laden è stato ucciso dalle forze armate statunitensi in Pakistan.

El Kaide lideri Osama bin Ladin, Abd güçleri tarafından Pakistan'da öldürüldü.

Dopo la guerra, era stato reclutato dalle forze armate statunitensi per assistere il loro programma missilistico.

Savaştan sonra, ABD ordusu tarafından kendi roket programlarına yardımcı olması için işe alınmıştı.

Ma le forze britanniche che invadono il Cameroon tedesco sono sconfitte a Garua e Nsanakong, mentre

Fakat Alman İmparatorluğu Alman Kamerun'u istila ediyor Garua ve Nsanakong'da yenilirken,