Examples of using "Fatica" in a sentence and their turkish translations:
O zor nefes alıyordu.
Nefes alma zorluğu vardı.
Yorgunluktan öldük.
O, bana yardım etme zahmetinde bulunmadı.
- Bunu açıklamakta zorlanıyorum.
- Bunu açıklarken zor bir zaman geçiriyorum.
İyi karardı! Zor iş.
Konsantre olmada zorluk çekiyorum.
Güçlükle görebiliyorum.
Ama tercüme edemiyorum.
Tom işitmekte zorluk çekiyor.
Biraz çaba gerektirdi.
Tom yorgunluk belirtileri gösterdi.
Fakat bu sürü pek başarılı değil.
Bizim gözlerimiz görmekte zorluk çeker.
Doğum ise bedenle alakalı.
Sanırım bir ehliyet almada çok az zorluk çekiyorsun.
Tom partide ne giyeceğine karar vermede zorlanıyor.
Sanatçının sıkıntı çeken bir sanatçı olması beklentisindeyiz.
Personel memurlarının birçoğu yukarı.
Mayuko yorgunluktan ölüyordu.
Bizi birbirimizle gerçekten konuşma zahmetinden kurtarıyor.
Belki de gündüzleri yeteri kadar yemek bulmakta zorlanıyordur.
Ay ışığı, iç içe geçmiş ormandan içeri sızmakta zorlanıyor.
- Emek yoksa yemek de yok.
- Zahmet yoksa kazanç da yok.
- Emeksiz yemek olmaz!
- Emek olmadan yemek olmaz.
Matematikle boğuşan bir öğrenciye uzak bir gelecekte
Her zaman aklımda çok şey olduğu için uykuya dalma sorunu yaşıyorum.
Ney sadece içgüdüsel bir taktikçi değildi ve görünüşe göre korku ya da yorgunluğa karşı bağışıktı…
Tom'un mesafeleri yargılama sorunu var.
Doyuracak üç büyük boğaz olduğundan anne, aileye yemek bulmakta güçlük çekecektir.
Sen o kadar çok değiştin ki seni zorlukla tanıyabiliyorum.