Examples of using "Száz" in a sentence and their turkish translations:
Ona 100 dolar borçluyum.
100 yıl önce ABD'de
O, yüz dolar tasarruf yaptı.
Onun sadece 100 doları vardı.
Yüzlerce buluşma gerçekleştirdim.
Yüz dolar sadece bozuk para.
Tom'un arabasının 100 beygir gücü var.
Seninle %100 aynı fikirdeyim.
Fakat Darwin'in mektubundan 100 yıl sonra,
yüzde yüz başarılı olsalar dahi,
100 yıla kadar da yaşayabilir.
Emin değilim.
Yüz yıla bir asır denir.
Yüz tane millet, anlaşmayı onayladı.
Bu makine dakikada 100 kopya yapar.
Bu firmanın yüz çalışanı vardır.
Samanyolu'ndaki milyarlarca yıldızın aksine
Yüzde yüz kesin emin değilim.
Bill, gezisi için bir kenara yüz dolar koydu.
Tom'un bir eşcinsel olduğuna dair seninle yüz dolar bahse girerim.
Yüzden fazla insan hâlâ kayıp.
Yüzlerce minik bahçıvan... ...geceleri uyumayıp...
Bu kilise yüzlerce yıl önce inşa edilmiştir.
- Az sayıda kişi yüz yaşına kadar yaşar.
- Çok az kişi yüz yaşına kadar yaşıyor.
Dedem yüzlerce anekdot bilir.
İyi arkadaşlar yüzde birdir.
Bu yüzden onun için zor olanı yaptı ve 100 kadar arkadaş ve akranının
Güvenlik için uçurumun kenarından 100 metre aşağı inmeleri gerek.
Kütüphaneden yaklaşık yüz metre uzakta bir banka var.
Günde 100 avro kazanırım.
Bilgisayarımı almak için yüz dolar ödemek zorunda kaldım.
O on iki saniyede yüz metre koşabilir.
- Bizi hafife alma.
- Bizi cepte görme.
- Bizi çantada keklik görmeyin.
On, yirmi, otuz, kırk, elli, altmış, yetmiş, seksen, doksan, yüz.
Desteğinizi 100 dolar arttırmayı düşünür müydünüz?
yüzlerce kişiye ileri üretim alanında eğitim verdik.
Genç bir insanın sosyal medyada yüzlerce arkadaşı olabilir
Bu ufak yarasalar, açan çiçeklerin peşinde...
Çığlığı, durgun gecede 100 metrenin ötesine kadar ulaşıyor.
Nihayetinde, yaklaşık 100 gün sonra, kol tamamen yeniden büyümüştü.
Bugün gelmiş olsaydın sana bin frank verecektim.
Dalgıçlar Florida sahili açıklarında binlerce İspanyol altın sikkesi buldu.
Derinlerden gelen bu defineyi toplamaya her yıl yüzlerce insan gelir.
On, yirmi, otuz, kırk, elli, altmış, yetmiş, seksen, doksan, yüz.
Yüz, iki yüz, üç yüz, dört yüz, beş yüz, altı yüz, yedi yüz, sekiz yüz, dokuz yüz, bin.
Zeynep çok şişman. Günde beş öğün yer. Zeynep'in ağırlığı 100 kilogramdır.
Trol tekneleri tek seferde yüzlerce ton balık çekebilir.
Çiftliklerden fabrikalara taşınmak için yüz yılımız,
Ve bu son birkaç yüz yıldır olduğu gibi, şirket tarafından kontrol edilen
Arkeologlar yüzün üzerinde mezar keşfetti, onlardan birkaçı küçük çocuklara aitti.
Bazıları 2.Ramses'in altı kadına ve 100'den fazla çocuğa sahip olduğunu söylüyorlar.
Bu konuda %100 emin değilim.
Bu dişi ateş böceği mürekkep balığı abisten yüzlerce metre yukarıya doğru göç ediyor.
Hartlepool,whitby ve Scarborough kentlerini topa tutup 100 den fazla sivil öldürürür
belki 100 tane kabuk ve taşı toplamış, kollarını da savunmasız kafasının üzerine doğru katlıyor.