Translation of "Park" in Turkish

0.010 sec.

Examples of using "Park" in a sentence and their turkish translations:

- Hol van a park?
- Merre van a park?

Park nerede?

- Van ott egy park is.
- Ott is van egy park.

Orada bir park da var.

Gombe Nemzeti Park, Tanzánia

Gombe Ulusal Parkı, Tanzanya

Londonban sok a park.

Londra'da çok sayıda park vardır.

A Park utcában lakunk.

Park Caddesi'nde yaşıyoruz.

Végre: egy kivilágítatlan városi park.

Nihayet, aydınlatılmamış bir şehir parkı buluyor.

Merre van a Central Park?

Hangi yol Central Park'tır?

A park tele volt emberekkel.

Park insanlarla doluydu.

Sok park van a városunkban.

Kentimizde birçok park var.

Bostonban sok szép park van.

Boston'da çok güzel parklar var.

Tom a Park utcában dolgozik.

Tom Park Caddesi'nde çalışır.

Talán a park körül kocog.

O, park civarında koşuyor olabilir.

A park a város központjában van.

Park şehrin merkezindeydi.

Tom befordult balra a Park utcába.

Tom Park caddesinde sola döndü.

A Park Street régen földút volt.

Park caddesi toprak bir yoldu.

A Park utcában vettek egy házat.

Onlar park caddesinde bir ev satın aldı.

Iskolánkhoz közel van egy nagy park.

Okulumuzun yanında büyük bir park var.

De a park még mindig ott van,

Ama park hâlâ orada

A Central Park a munkahelyem közelében van.

Central Park çalıştığım yere yakındır.

Ez a park engem az ifjúságomra emlékeztet.

Bu park bana çocukluğumu hatırlatıyor.

Van egy éttermem a Park Street-en.

Park Caddesinde bir restoranım var.

Tamásnak van egy könyvesboltja a Park utcában.

Tom'un Park Caddesinde bir kitapçısı var.

Tom egy étteremben dolgozik a Park Streeten.

Tom Park caddesinde bir restoranda çalışıyor.

Tom a Park utcában tervez házat bérelni.

Tom Park Caddesinde bir ev kiralamayı planlıyor.

Ez a park mindenki számára szabadon látogatható.

Park herkese açıktır.

Kijár a parkba, a park az eszközévé vált.

O parka giderek parkı kendisi için bir araç haline getirdi.

Mivel vasárnap volt, a park tele volt emberekkel.

Pazar olduğundan park kalabalıktı.

Tamásnak van egy étterme a Park Street-en.

Tom'un Park Street'te bir restoranı var.

Ez a park nincsen megnyitva a nyilvánosság előtt.

Bu park halka açık değildir.

Ez a park a gyerekeknek maga a paradicsom.

Bu park çocuklar için bir cennet.

Tom és Mary nemrég vettek egy házat a Park Streeten.

Tom ve Mary geçenlerde Park Street'te bir ev satın aldı.

A rendőrség egy holttestet talált egy gazdátlan autóban a park közelében.

Polisler park yakınında terk edilmiş bir arabada bir ceset buldu.