Examples of using "Került" in a sentence and their turkish translations:
O çoğa mal oldu.
Kaça mal oldu?
Tom tuzağa düşürüldü.
O kaça mal oldu?
30 dolar tuttu.
Yağmurdan kaçarken doluya tutuldu.
Birinin başı belada.
Çok fazlaya mal oldu.
Bu çok fazlaya mal olmadı.
O, bana 10 dolara mal oldu.
Gözlük ne kadardı?
Hata onun kafasına mal oldu.
O, onun işine mal oldu.
Birden oluverdi.
Tom'un yüzünden onun başı belaya girdi.
Bu bir servete mal olmuş olmalı.
Mary'nin yüzünden Tom'un başı belaya girdi.
Bu not defteri iki Hollanda parası.
Bunun kaç para olduğunu bilmiyorum.
O, onunla evlilik yoluyla akrabadır.
Yemek demişken
kronik yara diye adlandırılan bir konuya rastladım.
Belge düşmanın ellerine geçti.
Bisikleti tamir ettirmek bana bin yene mal oldu.
Kaza neredeyse hayatına mal oluyordu.
Bisikletimi tamir etmek 5,000 yen'e mal oldu.
Bu olacağını düşündüğüm kadar çok pahalıya mal olmadı.
Bu olacağını düşündüğümden daha fazlasına mal oldu.
- Hastaneye kaldırıldı.
- Hastaneye yatırıldı.
O, Tom'un sırasıydı.
Kale düşmanın eline düştü.
Bu sorunu çözmek birkaç saatimi aldı.
Bu çanta bana 6 sterline mal oldu.
Bu bilgisayar çok paraya mal olmadı.
Burada yaşamaya alışmak biraz zaman alacak.
O geçen sene Japon kültürüyle ilk defa temas kurdu.
ama bu tür şeyleri yapmak daha pahalı olurdu.
Bu sürprizlerden birisi sanırım 6 yıl önce gerçekleşti.
Tüm isimler alfabetik olarak sıralanmıştır.
İstediğim ceket üç yüz dolara mal oldu.
Dalış arzusunu onun hayatına mal oldu.
fakat "birini yap" kısmı neredeyse hiç olmamıştı.
Herkes sarsılmış görünüyordu.
Yazılımını güncelledim.
Havalandıktan sonra dakikalar içinde uçağın başı dertteydi.
Uyku grubu ve uyku yoksunu grubu.
Çok ilgili ve çok meraklıydı ama aptalca risklere girmiyordu.
- Patronu gerçeği öğrendiğinde, yalan onun başını derde soktu.
- Patronu gerçeği öğrendiğinde yalan onun başını belaya soktu.
Bu uzun bir zaman aldı, ama sonunda onu ikna etmeyi başardım.
- Birkaç sayfa İngilizce çevirmek iki saatten fazla zamanımı aldı.
- Birkaç sayfa ingilizceyi çevirmek iki saatten daha fazla zamanımı aldı.
Benim saatim seninki kadar çok paraya mal olmadı.
salgın kontrolden çıkarak 11 binden fazla kişiyi öldürdü.
Tom'un ahırı boyamama yardım etmesi gerekiyordu ama gelmedi.
Tom'un Mary'den boşanması söylentiye göre ona bir milyon dolardan daha fazlaya mal oldu.
Bu Rusya'yı Japonya ile çatışmaya soktu, Mançurya ve Kore üzerinde de tasarımları vardı.
Gözlerimde şampuan var ve o acıtıyor.
Bu kitap bana 30 dolara mal oldu.
Televizyon ve VHS, sporu ve dramayı salonumuza getirdi.
1603'te, Kral James iktidara geldiğinde, futbola tekrar izin verildi.
O bisikletin fiyatı çok yüksekti.
Önüme gelen her kitabı okurdum.