Translation of "Kedve" in Turkish

0.021 sec.

Examples of using "Kedve" in a sentence and their turkish translations:

Sírni volt kedve.

Canı ağlamak istiyordu.

Volt kedve táncolni.

Onun canı dansetmek istedi.

Nincs hozzá kedve.

O havasında değil.

Nem volt kedve ebédelni.

Onun canı öğle yemeği yemek istemiyordu.

Senkinek nincs kedve verekedni.

- Hiç kimsenin canı müdahale etmek istemiyor.
- Kimsenin kavga edesi yok.

Ma jó a kedve.

Onun bugün keyfi yerinde.

Tominak ma jó a kedve.

- Bugün Tom'un keyfi yerinde.
- Tom bugün iyi bir ruh hali içinde.

Tomnak ritkán van kedve főzni.

Tom canı nadiren yemek pişirmek ister.

Tamásnak nincs kedve moziba menni.

Tom'un sinemaya gitmek için hiçbir arzusu yok.

Nem volt kedve golfozni Tominak.

Tom'un canı golf oynamak istemiyordu.

Tomnak nem volt kedve várni.

Tom'un canı beklemek istemiyordu.

Tomnak ma rossz a kedve.

- Tom bugün suratsız.
- Tom'un bugün aksiliği üstünde.

Majd visszajön Tomi, ha kedve tartja.

Tom canı istediği zaman geri gelecek.

Az élettől is elment a kedve.

O, devam etme isteğini kaybetti.

Tomnak nem sok kedve volt mosolyogni.

Tom'un canı çok fazla gülmek istemiyordu.

Tomnak egyáltalán nem volt kedve tanulni.

Tom'un canı hiç çalışmak istemiyordu.

- Nincs hozzá kedve.
- Nincs abban az állapotban.

O, havasında değil.

Tamás azt mondja, hogy nincs kedve ehhez.

Tom, bunu yapacak durumda olmadığını söylüyor.

Tom mindig azt teszi, amihez kedve van.

Tom her zaman canının istediği şeyi yapar.

Tomnak nem igazán volt kedve elmenni korcsolyázni.

Tom'un canı gerçekten patenle kaymak istemiyordu.

- Tomnak ma reggel nem volt kedve sétálni a kutyájával.
- Tomnak nincs kedve sétálni a kutyájával ma reggel.

Tom'un bu sabah köpeği ile yürümeyi canı istemiyor.

- Lenne kedved sétálni egyet?
- Lenne kedve sétálni egyet?

- Yürüyüşe çıkmak ister misin?
- Yürüyüşe çıkmak ister misiniz?

Tomi úgy érezte, hogy kedve lenne elmenni sétálni.

Tom'un canı yürüyüş için dışarı çıkmak istedi.

Rossz volt a kedve, mert akkor dobta a barátnője.

Onun kız arkadaşı az önce onu başından attığı için aksiliği üstündeydi

Tom fáradt volt és semmi jó kedve sem volt.

- Tom yorgun ve kötü bir ruh hali içindeydi.
- Tom yorgundu ve kötü bir moddaydı.

És ahogy egyre idősebb, egyre több kedve is van hozzá.

Ve yaşı ilerledikçe bunu daha da çok yapmak istiyor gibi.

Tom megkérdezte Maryt, hogy lenne-e kedve elmenni John kiállítására.

Tom, Mary'ye John'un sanat sergisine gidip gitmeyeceğini sordu.

Tomnak nem igazán volt kedve elmenni inni a többi sráccal.

Tom canı diğer erkeklerle içmeye gitmek istemiyordu

Tomnak kedve támadt hazamenni, és elment anélkül, hogy köszönt volna bárkinek.

Tom canı eve gitmek istedi ve kimseye veda etmeden gitti.

Tom azt mondta, hogy fáj a hasa és nincs kedve enni semmit sem.

Tom karnının ağrıdığını ve canının bir şey yemek istemediğini söyledi.