Translation of "Warf" in Turkish

0.008 sec.

Examples of using "Warf" in a sentence and their turkish translations:

Warten warf die Kette warf die Kette

zincir attı bekleyin zincir attı

Er warf das Handtuch.

O, havluyu attı.

Tom warf den Ball.

Tom topu attı.

Er warf den Ball.

- O, topu attı.
- O, topu fırlattı.

Tom warf das Handtuch.

Tom havlu attı.

- Tom warf Maria den Ball zu.
- Tom warf den Ball zu Maria.

Tom topu Mary'ye attı.

…warf er seine Schwimmhaut darüber.

...ağını üstüne kapadı.

Der Junge warf einen Stein.

Çocuk bir taş attı.

Er warf die Banane weg.

Muzu attı.

Liisa warf mir Fahrlässigkeit vor.

Liisa beni ihmalkarlıkla suçladı.

Tom warf Steine ins Wasser.

Tom suya taşlar fırlatıyordu.

Er warf eine Frage auf.

O bir sorunu gündeme getirdi.

- Er warf einen Stein nach dem Hund.
- Er warf einen Stein auf den Hund.

O, köpeğe bir taş attı.

Er warf den Brief ins Feuer.

Mektubu ateşe fırlattı.

Der Junge warf das Glas um.

Çocuk bardağa çarptı.

Tom warf Maria die Schlüssel zu.

Tom anahtarları Mary'ye attı.

Tom warf Maria den Ball zu.

Tom topu Mary'ye pas attı.

Tom warf den Anker über Bord.

Tom denize çapa attı.

Tom warf Marias Brief ins Feuer.

Tom Mary'nin mektubunu ateşe attı.

Er warf alles aus dem Boot.

O her şeyi tekneden attı.

Er warf mir den Apfel zu.

O bana elmayı attı.

Tom warf Maria ein Seil zu.

Tom Mary'ye bir ip attı.

Tom warf das Buch ins Feuer.

Tom kitabı ateşe attı.

Sie warf ein Kissen nach ihm.

Ona bir yastık attı.

Maria warf Würste in die Pfanne.

Mary kızartma tavasına bazı sosisler attı.

Maria warf ein Kissen nach mir.

Mary bana bir yastık attı.

Maria warf einen Schneeball nach Tom.

Mary, Tom'a bir kartopu attı.

Tom warf seinen Schlafsack ins Zelt.

Tom uyku tulumunu çadırın içine attı.

Tom warf Marias Telefon ins Schwimmbecken.

Tom Mary'nin telefonunu havuza attı.

Tom warf ein Kissen nach Maria.

Tom, Mary'ye bir yastık attı.

Tom warf seine alten Hefte weg.

Tom eski defterlerini attı.

Sie warf mich aus dem Haus.

O beni evden attı.

Tom warf die Bibel ins Feuer.

Tom İncil'i ateşe attı.

Maria warf die Bibel ins Feuer.

Mary İncil'i ateşe attı.

Tom warf mir einen Apfel zu.

Tom bana bir elma attı.

Tom warf Maria aus dem Haus.

Tom Mary'yi evden kovdu.

Maria warf ihre Handtasche aufs Bett.

Mary çantasını yatağa attı.

Ich warf Tom den Ball zu.

Topu Tom'a fırlattım.

Ich warf das Papier ins Feuer.

Kağıdı ateşe attım.

Er warf das Buch ins Feuer.

Kitabı ateşe fırlattı.

Sie warf das Buch ins Feuer.

Kitabı ateşe attı.

Tom warf Johannes aus der Mannschaft.

Tom John'u takımdan attı.

Sie warf mir einen bedeutungsvollen Blick zu.

O, bana anlamlı bir şekilde baktı.

Er warf einen Stein auf einen Hund.

O, köpeğe bir taş attı.

Er warf einen Blick auf die Uhr.

O, saate baktı.

Er warf einen Blick auf das Mädchen.

O, çaktırmadan kıza baktı.

Seine Frau warf ihn aus dem Haus.

Karısı onu evden kovdu.

Sie warf mir vor, verantwortungslos zu sein.

Beni sorumsuz olmakla suçladı.

Er warf den Ball gegen die Wand.

Topu duvara fırlattı.

Sie warf ihren Freund aus dem Haus.

O, erkek arkadaşını evden attı.

Tom warf aus Versehen die Wasserflasche um.

Tom kazara su şişesini devirdi.

Der Thekenmann warf Tom aus der Kneipe.

Barmen Tom'u bardan kovdu.

Tom warf einen Stein in den Teich.

Tom gölete bir taş attı.

Tom warf einen Blick auf die Uhr.

Tom saate baktı.

Tom warf einen Blick in seine Notizen.

Tom notlarına baktı.

Ich warf einen Blick auf seinen Brief.

Onun mektubuna göz attım.

Er warf einen Blick auf seine Uhr.

O saatine baktı.

Tom warf Mary einen warnenden Blick zu.

Tom Mary'ye uyarıcı bir görüntü verdi.

Tom warf aus Versehen sein Getränk um.

Tom yanlışlıkla içkisini devirdi.

Tom warf ein faules Ei nach Maria.

Tom, Mary'ye çürük yumurta attı.

Ich warf einen Blick auf meine Uhr.

Saatime baktım.

Tom warf mit einem Schneeball nach Maria.

Tom Mary'ye bir kartopu attı.

Wer warf den Stein auf meinen Hund?

Kim köpeğime bir taş fırlattı?

Tom warf noch ein Scheit ins Feuer.

Tom ateşin üzerine bir kütük daha attı.

Tom warf einen Stein nach dem Hund.

Tom köpeğe bir taş attı.

Tom warf einen Blick auf seine Armbanduhr.

Tom saatine baktı.

Tom warf das Apfelgehäuse in den Mülleimer.

Tom elma çekirdeğini çöp kutusuna fırlattı.

Der Angler warf die Leine ins Wasser.

Balıkçı oltayı suya fırlattı.

Tom warf das Telefon gegen die Wand.

Tom telefonu duvara fırlattı.

Ich warf das Papier in die Flammen.

Kağıdı aleve attım.

Er warf eine Menge alte Briefe weg.

Bir sürü eski mektup attı.

Tom warf seine Sachen auf die Rückbank.

Tom eşyalarını arka koltuğa attı.

Tom warf Mary einen besorgten Blick zu.

Tom Mary'ye endişeli şekilde baktı.

Ein Verrückter warf einen Stein in den Brunnen

delinin biri kuyuya bir taş attı

Er jätete das Unkraut und warf es weg.

O, otu çekti ve onu attı.

Er warf einen Stein auf den großen Hund.

O, büyük bir köpeğe taş attı.

Das Flugzeug warf Bomben auf die Stadt ab.

Uçak şehrin üzerine bombalar bıraktı.

Maria warf ihren langen Pferdeschwanz über die Schulter.

Mary uzun at kuyruğunu omzunun üzerinden attı.

Tom lachte und warf ein Kissen nach mir.

Tom güldü ve bana bir yastık attı.

- Tom warf einen Blick zurück.
- Tom blickte zurück.

Tom arkasına bir göz attı.

Tom hob einen Stein auf und warf ihn.

Tom bir taş aldı ve onu attı.

Markku warf den Ball höher, als er wollte.

Mark topu istediğinden daha yükseğe fırlattı.

Tom warf sich die Tasche über die Schulter.

Tom çantasını omuzuna astı.

Maria warf sich das Haar über die Schulter.

Mary saçını omzunun üzerine attı.

Sami warf das Messer von der Brücke herunter.

Sami bıçağı köprüden attı.

Tom warf sich das Geschirrtuch über die Schulter.

Tom havluyu omzuna attı.

Weinend zerriss sie seinen Brief und warf ihn weg.

Gözyaşları içinde, o, mektubunu yırttı ve onu attı.

Der Feind warf viele Bomben über der Fabrik ab.

Düşman fabrikaya çok sayıda bomba attı.

Die Gefahr vergessend warf er sich ins dichteste Kampfgetümmel.

Tehlikeyi unutarak kendini en yakın çarpışmaya attı.

Tom warf nur einen kurzen Blick auf die Schlagzeilen.

Tom sadece başlıklara baktı.

Maria warf sich ein paar Bocksdornbeeren in den Früchtetrunk.

Mary meyveli buzlu içeceğine biraz kurt üzümü koydu.