Examples of using "Tiefer" in a sentence and their turkish translations:
ve daha derine batıyorum.
çıkarmak için kazdı kazdı daha da derine gidiyor
Ne kadar derin ve büyük olursa o kadar iyi!
ve o kadar derine batarım.
Kar sandığımdan çok daha derin!
Oyuk ne kadar derin olursa çapa da o kadar kuvvetli olur.
Şimdi daha derinlere gideceğiz.
Daha derinlerde, bir şey bilinçaltınıza işlemiş,
Birbirinin üzerinden geçen kökler karmakarışık. Derin bir çamur var.
Kış sertleştikçe geceler iyice uzar.
...bu karanlık suların daha da derinlerine iniyoruz.
Ama daha gözü pek olanlar şehrin içlerine kadar giriyor.
derin bir yalnızlık içinde geçirmemiş olsaydım.
Derine daldıkça, su da soğudu.
Ah, gelgitler arttıkça çamur daha da derinleşiyor.
Mağaranın derinliklerindeki kurt izlerini mi takip edelim?
Daha derin bakmaya başladığınızda onu kendiniz bulacaksınız.
İnsanlar onun ani ölümüne derinden üzüldüler.
Daha yoğun olan kara ulaşmak için biraz kazmama rağmen,
İnsanın ruhu gökyüzünden daha büyük ve okyanustan daha derindir.
Bacağınızı her çekişinizde, daha da derine doğru emiyor.
Yaşamlarımızı büyük sevgiden ve derin kederden daha yoğun bir şekilde yaşamayız.
yepyeni bir gelişme yaşamaya başladım. Güzel, sakin, berrak bir gündü.
Grande Armée, Rusya'nın derinliklerine doğru ilerlerken, Ney her zaman aksiyona yakındı
Gözlerine daha derin baktığımda, hayatın çok güzel olduğunu daha iyi anlıyorum.
Gözlerine ne kadar derin baksam bir o kadar hayatın ne denli güzel olduğunu anlıyorum.
Bazı yerlerde, okyanus en yüksek dağların yüksekliğinden daha derindir!