Examples of using "Selten" in a sentence and their turkish translations:
Bu nadiren olur.
Nadiren dergiler okudum.
Öğretmenimiz nadiren güler.
- Ben nadiren hatalar yaparım.
- Ben nadiren hata yaparım.
Nancy nadiren gülümser.
Tom nadiren gülümser.
Tom nadiren konuştu.
Tom nadiren güler.
Nadiren şarkı söyleriz.
Ben nadiren şarkı söylerim.
Tom nadiren kazanır.
Ben nadiren ağlarım.
Tom nadiren geç kalır.
O nadiren hasta değildir.
O nadiren sözünü tutmaz.
Nadiren geç kalırım.
Nadiren görülebilen bir suikastçı.
tenefüslerde nadiren de olsa oynanır
Bill nadiren zamanında gelir.
Babam nadiren sigara içer.
Onun sinirlenmesi nadirdir.
Tom nadiren kahve içer.
Tom nadiren dergi okur.
- O nadiren dışarı gider.
- O nadiren dışarı çıkar.
Nadiren telefonda konuşurum.
Tom nadiren geç kalır.
Nadiren radyo dinlerim.
O nadiren vazgeçer.
Ben onu nadiren görürüm.
O, nadiren sinirlenir.
Tom nadiren kızar.
Tom nadiren tebessüm etti.
Ben çok sık hata yapmam.
Biz nadiren dışarı çıkarız.
Bu alanda nadiren kar yağar.
Hava tahminleri nadiren doğrudur.
Tom nadiren televizyon izler.
Tom nadiren kravat takar.
Tom nadiren hata yapar.
Tom nadiren şikayet eder.
Tom nadiren sorular sorar.
Onu nadiren görürüm.
Nadiren belgesel izlerim.
Nadiren gelmez.
Mary nadiren elbise giyer.
Ben nadiren soğuk algınlığı olurum.
Ben nadiren süt ürünleri tüketirim.
Bu nadiren olur.
Tom nadiren vaktinde gelir.
Tom nadiren sinirlenir.
Ben nadiren bira içerim
Tom nadiren hasta oluyor.
Tom nadiren horlar.
Tom nadiren tartışmaları kazanır.
Hazır kahve çok nadir içerim.
O nadiren, kırk yılda bir, gelir.
Nadiren eşine hediyeler verir.
az görülmesinin sebebi de budur aslında
Nadiren bir kütüphaneye giderim.
Picasso gibi ressamlar nadirdir.
O, nadiren kahvaltı yapar.
O, nadiren iyi bir ruh hali içindedir.
O, nadiren oraya giderdi.
Tom nadiren evdedir.
Kazalar üst üste gelir.
O, pazar günleri nadiren dışarı çıkar.
Ben nadiren ziyaretçi alırım.
Neredeyse hiç müzelere gitmem.
Tom nadiren sözünü tutmaz.
Tom nadiren bizimle kahvaltı yapar.
Tom nadiren tek başına yürüyüşe gider.
Hayat nadiren adildir.
Nötrinolar nadiren madde ile etkileşir.
O nadiren evdedir.
Bizim köpek nadiren ısırır.
O, nadiren sinemalara gider.
Haksız kazançların kimseye faydası olmaz.
Tom pazartesi günü nadiren dışarı çıkar.
Ben nadiren çok gülerim.
Tom nadiren iyi bir ruh halindedir.
Ben nadiren kravat takıyorum.