Examples of using "Mindestens" in a sentence and their turkish translations:
En az otuz öğrenci yoktu.
En az 250 kelime yazın.
Tom en az otuz yaşında olmalı.
vurguluyorum en az 2 gün
En az on kitabım var.
George en az 70 kilo çeker.
En az beş dakikaya ihtiyacım olacak.
Tom en az yetmiş kilo gelir.
Tom'un en az üç çocuğu var.
Burada en azından 500 öğrenci var.
O en az bin adet kitaba sahiptir.
Tom bana para verdi.
Onun en azından dört hatası vardı.
O en az otuz beş yaşında olmalı.
fakat en az 100 kilometre uzaklıktan getiriliyor
Sen gidip yirmi kişiye bulaştıracaksın en az
En azından 100 kişi katıldı.
En az beş dolara mal olur.
Tablo en az 1,000 dolara mal olacak.
En azından mevcut yüz kişi vardı.
Bunu yapmak en az üç saat sürer.
Bu en az üç kez oldu.
Tom haftada en az üç kez banyo yapar.
Bu en az yüz pezoya mal olacak.
Sıcaklık en az 100 derece idi.
Trende beşten az yolcu yoktu.
En az on Amerikalıyla arkadaş olduk.
Tom günde en az üç litre su içer.
Bunu haftada bir kez duyuyorum.
Yolculuk en az bir hafta sürecek.
O en az altmış görünüyor.
Bir yumurta en az beş dakika boyunca kaynamalıdır.
En az iki mil yürüyebilirim.
Her ay en az bir kitap okudum.
Yolculuk en az beş gün sürecek.
Mesajınız en az on karakterden oluşmalıdır.
Gezi en az sekiz saat sürecek.
Tom günde en az iki litre su içer.
Günde en az 8 saat uykuya ihtiyacımız var.
Herkes hayatları boyunca en az bir kere aşık olur.
Tom en azından haftada bir kez çamaşırları yıkar.
Tom haftada en az üç kez banyo yapar.
Haftada en az 1000 dolar kazanır.
Tom en az günde bir kez pirinç pilavı yer.
Polonya'da soğuktan en az 10 kişi öldü.
- Bu sözcüğün en az üç değişik anlamı var.
- Bu kelime en az üç farklı manaya geliyor.
Çoğu Japon en az günde bir kez pirinç yer.
Püskürme sonucu en az 31 kişi öldü.
Günde en az iki kez dişlerinizi fırçalayın.
- Bir günde en az sekiz saat uyumalıyız.
- Günde en az sekiz saat uyumak zorundayız.
İngilizce konuşabilen en az beş arkadaşım var.
Tom haftada en az bir kez balık yer.
Ayda en az bir kitap okumalıyız.
Japonlar günde en az bir kez pilav yer.
Günde en az yedi saat uyumak zorundayız.
O buradan en az üç yüz mil.
Tom günde en az bir film izler.
Tom Mary'den en az bir ayak daha uzun.
- Bu adam en az beş yıldır görme özürlüdür.
- Bu adamın en az beş yıldır gözleri görmüyor.
Tom her zaman sabahleyin en az üç fincan kahve içer.
O benim yaşımın en az iki katıdır.
Tom benden en az bir baş uzundur.
Jim haftada en az üç kez koşmaya gittiğini söylüyor.
En az haftada bir kez arabasını yıkar.
Tom haftada en az bir kez bu köprüden geçer.
Geçen yıl en az elli film izledim.
En azından bir gün daha Boston'da kalacağım.
Tom'un evi en az benimkinin iki katı kadar büyük.
Kan bağışında bulunmak için en az on yedi yaşında olmalısın.
Kleopatra çok akıllıydı. O en az dokuz dil konuşuyordu.
Tom en azından bir saat önce bitirmeliydi.
O, günde en az bir film izler.
Tom en az ayda bir kütüphaneye gider.
Tom arabasını en az haftada bir kez yıkar.
Haftada en az bir kez köpeğimi etle beslerim.
size 10 dakikalık bir video çıkarabilmek için en az 2 gün
Dişlerini günde en az iki kere fırçalamalısın.
Tom en az haftada bir kez Mary ile tenis oynar.
- Haftada en az bir kere kütüphaneye giderim.
- Haftada en az bir kez kütüphaneye giderim.
- Haftada en az bir sefer kütüphaneye giderim.
Tom en az haftada üç kez koşuya gittiğini söylüyor.
Bu yıl en az on Rus selfie çekerken öldü.
Seyirci en az bir tam dakika boyunca "Bravo!" diye bağırdı.
Ontake Dağı püskürdüğünde en az 31 kişi öldü.
On yıldan uzun süredir doktora gitmedim.
Tom köpeğini günde en az bir kere gezdirir.
O tezi tercüme etmek için en azından üç güne ihtiyacım olacak.
Masada neredeyse yirmi çeşit peynir vardı sanırım.
Çoğu kişi dişlerini günde en az iki kez fırçalar.
Gerekli hazırlıkları yapmak için en azından bir güne ihtiyacım olacak.
En azından iki dil bilmek bugünün dünyasında bir zorunluluk.
Tom ve Mary en az üç yatak odalı bir ev satın almak istiyor.