Translation of "Lebe" in Turkish

0.015 sec.

Examples of using "Lebe" in a sentence and their turkish translations:

- Es lebe Frankreich!
- Hoch lebe Frankreich!

Yaşasın Fransa!

- Es lebe die Sowjetunion!
- Lang lebe die Sowjetunion!

Çok yaşa Sovyetler Birliği!

- Es lebe die Königin!
- Lang lebe die Königin!

Kraliçe çok yaşa!

- Es lebe der Kaiser!
- Lang lebe der Kaiser!

- İmparator çok yaşa!
- Çok yaşa imparator!

Ich lebe noch.

Hâlâ hayattayım.

Ich lebe komfortabel.

Ben konfor içinde yaşıyorum.

Ich lebe allein.

- Yalnız yaşıyorum.
- Ben yalnız yaşıyorum.

Lebe diesen Moment!

Bu anı yaşa!

Ich lebe noch!

Hâlâ yaşıyorum!

- Lebe lang und in Frieden.
- Lebe lang und erfolgreich.

Uzun ve düzgün yaşa.

- Ich lebe jetzt in Kyōto.
- Momentan lebe ich in Kyoto.

Şimdi Kyoto'da yaşıyorum.

- Ich lebe in der Stadt.
- Ich lebe in einer Stadt.

Şehirde yaşıyorum.

Ich lebe im Himalaya.

Himalayalar'da yaşıyorum.

Lange lebe der König!

- Kralımız çok yaşa!
- Kralım çok yaşa!

Ich lebe in Schottland.

Ben İskoçya'da yaşıyorum.

Ich lebe gern hier.

Burada yaşamayı seviyorum.

Ich lebe in Moskau.

Moskova'da yaşıyorum.

Es lebe das Chaos!

Çok yaşa kaos!

Ich lebe im Haus.

Evde yaşıyorum.

Lang lebe die Königin!

Kraliçe çok yaşa!

Es lebe die Sowjetunion!

Çok yaşa Sovyetler Birliği!

Ich lebe in Mailand.

Milano'da yaşıyorum.

Es lebe die Republik!

Yaşasın cumhuriyet!

Lang lebe der Kaiser!

İmparator çok yaşa!

Ich lebe in Kobe.

Ben, Kobe'de yaşıyorum.

Ich lebe in Japan.

- Ben Japonya'da yaşıyorum.
- Japonya'da yaşıyorum.

Ich lebe in Istanbul.

İstanbul'da yaşıyorum.

Ich lebe in Sarajewo.

Ben Saraybosna'da yaşıyorum.

Es lebe der Kaiser!

İmparator çok yaşa!

Ich lebe in Australien.

Ben Avustralya'da yaşıyorum.

Ich lebe in Neuseeland.

Ben Yeni Zelanda'da yaşıyorum.

Ich lebe in Ungarn.

Ben Macaristan'da yaşıyorum.

Ich lebe hier allein.

Burada yalnız yaşıyorum.

Ich lebe mit Tom.

Tom'la yaşıyorum.

Lebe wohl, grausame Welt!

Elveda, acımasız dünya.

Ich lebe in Europa.

Avrupa'da yaşıyorum.

Ich lebe in Malaysia.

Ben Malezya'da yaşıyorum.

Ich lebe in Kanton.

Canton'da yaşıyorum.

Ich lebe in Antalya.

Antalya'da yaşıyorum.

Ich lebe in Peru.

Peru'da yaşıyorum.

Sorge dich nicht, lebe!

Endişelenme, yaşa!

Ich lebe in Katar.

Katar'da oturuyorum.

Ich lebe meinen Traum.

Hayalimi yaşıyorum.

Ich lebe in Wolgograd.

Volgograd'da yaşıyorum.

Es lebe die Königin!

Kraliçe çok yaşa!

Ich lebe in Białystok.

Białystok'ta yaşıyorum.

Es lebe der Sport!

Yaşasın spor!

- Ich lebe alleine in diesem Haus.
- Ich allein lebe in diesem Haus.

Ben bu evde tek başıma yaşıyorum.

Ich lebe mit eineinhalb Lungen.

Bir buçuk ciğerle yaşıyorum.

Ich lebe in der Stadt.

Şehirde yaşıyorum.

Ich lebe auf dem Land.

Kırsal bir alanda yaşıyorum.

Ich lebe in der Türkei.

- Türkiye'de yaşıyorum.
- Türkiye'de yaşarım.

Ich lebe nicht in Finnland.

Finlandiya'da yaşamıyorum.

Ich lebe in einer Einöde.

Uzak bir yerde yaşıyorum.

Ich lebe hier nicht gerne.

Burada yaşamayı sevmiyorum.

Ich lebe in einer Wohnung.

Bir apartman dairesinde yaşıyorum.

Ich lebe jetzt in Kyōto.

Şimdi Kyoto'da yaşıyorum.

Ich lebe in Riberão Preto.

Ben Riberao Preto'da yaşıyorum.

Ich lebe gerne mit Tom.

Tom'la birlikte yaşamayı seviyorum.

Ich mag, wo ich lebe.

Yaşadığım yeri seviyorum.

Ich lebe in New York.

Ben New York'ta yaşıyorum.

Ich lebe hier seit Jahren.

Senelerdir burada yaşıyorum.

Solange ich schreibe, lebe ich.

Yazdığım sürece yaşıyorum.

Ich lebe derzeit in Moskau.

Şu anda Moskova'da yaşıyorum.

Ich lebe nicht mit Tom.

Tom'la birlikte yaşamıyorum.

Ich lebe gerne mit dir.

Seninle yaşamaktan hoşlanıyorum.

Ich lebe, um zu essen.

Ben yemek için yaşarım.

Ich lebe in einer Stadt.

Ben bir kasabada yaşıyorum.

Ich lebe in einer Seifenblase.

- Bir kabarcık içinde yaşıyorum.
- Kendi kabuğumda yaşıyorum.

Ich lebe auf einem Boot.

Bir teknede yaşıyorum.

Ich lebe gerne in Boston.

Boston'da yaşamaktan hoşlanıyorum.

Ich lebe gerne in Australien.

Avustralya'da yaşamayı seviyorum.

Es lebe der erste Mai!

- Yaşasın 1 Mayıs!
- Yaşasın bir Mayıs!

Es lebe der 1. Mai!

- Yaşasın 1 Mayıs!
- Yaşasın bir Mayıs!

Ich lebe von Tag zu Tag.

Ben günden güne yaşıyorum.

Ich lebe in Akasaka in Tokyo.

Tokyo, Akasaka'da yaşıyorum.

Ich lebe in der Präfektur Hyōgo.

Ben Hyogo ilinde yaşıyorum.

- Ich wohne hier.
- Ich lebe hier.

Burada yaşıyorum.

Es lebe die Brüderlichkeit der Völker!

Yaşasın tüm halkların kardeşliği.

Ich lebe derzeit nicht in Maigo.

Şimdi Maigo'da yaşamıyorum.

Hier bin ich und lebe noch.

Ve ben buradayım, hala hayattayım.