Translation of "Hinab" in Turkish

0.003 sec.

Examples of using "Hinab" in a sentence and their turkish translations:

Tränen strömten ihre Wangen hinab.

Gözyaşları onun yanaklarından süzülüyordu.

Tom geht die Treppe hinab.

Tom merdivenden iniyor.

Wir eilten die Treppe hinab.

Biz aceleyle merdivenlerden aşağı koştuk.

Tom ging die Treppe hinab.

Tom merdivenlerden aşağıya indi.

Tränen rannen ihre Wangen hinab.

Gözyaşları onun yanaklarından aşağı akıyordu.

Zwei Tränen rannen ihre Wangen hinab.

İki damla gözyaşı onun yanaklarından aşağıya düştü.

Das Pferd trabte die Straße hinab.

At yolun aşağısına doğru tırıs gitti.

Meine Brille rutschte mir langsam die Nase hinab.

Gözlüğüm burnumdan aşağı kaymaya başladı.

Tom ließ den Eimer in den Brunnen hinab.

Tom kovayı kuyuya indirdi.

Tom fiel die Treppe hinab und stieß sich den Kopf.

Tom merdivenlerden düştü ve başını çarptı

- Tom stieß Maria die Klippe hinab.
- Tom stieß Maria vom Klippenrand.

Tom, Mary'yi uçurumdan itti.

- Tom lief hinunter an den See.
- Tom lief zum See hinab.

Tom göle doğru koştu.

Tom sah von der schwindelnden Höhe des Wolkenkratzers auf die Stadt hinab.

Tom gökyüzünün baş döndürücü yüksekliğinden şehre baktı.

- Die Kinder liefen den Hügel hinunter.
- Die Kinder liefen den Berg hinab.

Çocuklar tepeden aşağıya koştular.

- Ein Schweißtropfen rann seine Nase hinunter.
- Ein Schweißtropfen lief ihm die Nase hinab.

Burnundan bir damla ter aktı.