Translation of "Half" in Turkish

0.017 sec.

Examples of using "Half" in a sentence and their turkish translations:

Tom half sehr.

Tom çok yardım etti.

Wer half Tom?

Tom'a kim yardım etti?

Tom half wieder.

Tom tekrar yardım etti.

Tom half mir.

Tom bana yardım etti.

Tom half uns.

Tom bize yardım etti.

Ich half ihr.

Ona yardım ediyorum.

Ken half Tom.

Ken Tom'a yardım etti.

Mary half Tom.

Mary Tom'a yardımcı oldu.

- Tom half beim Feuerlöschen.
- Tom half beim Löschen des Feuers.

Tom yangınla mücadele etmek için yardım etti.

Sie half den Armen.

O, fakirlere yardım etti.

Sie half ihren Freunden.

O, arkadaşlarına yardım etti.

Tom half mir nicht.

Tom bana yardım etmedi.

Tom half den Armen.

Tom yoksullara yardım etti.

Sie selbst half ihm.

O, kendisi ona yardım etti.

Tom half Mary nicht.

- Tom, Mary'ye yardım etmedi.
- Tom, Mary'ye yardım sağlamadı.
- Tom, Mary'ye yardımcı olmadı.

Tom half Maria aufzustehen.

Tom Mary'nin ayağa kalkmasına yardım etti.

Tom half beim Feuerlöschen.

Tom ateşi söndürmeye yardım etti.

Tom half dem Verletzten.

Tom yaralı adama yardım etti.

- Sein Rat half überhaupt nicht.
- Sein Rat half ganz und gar nicht.

Onun nasihatı hiç yardımcı olmadı.

Es half wohl nicht viel.

Pek faydası olmadı.

Sein Rat half nicht besonders.

Onun tavsiyesi çok yardımcı olmadı.

Sie half ihrer Mutter nicht.

O, annesine yardım etmiyordu.

- Tom half.
- Tom hat geholfen.

Tom yardım etti.

Wer, denkst du, half Tom?

Tom'a kimin yardım ettiğini düşünüyorsun?

Tom half Maria im Garten.

Tom, Mary'ye bahçede yardımcı oldu.

Tom half Mary gestern Nachmittag.

Tom, Mary'ye dün akşamüstü yardım etti.

Tom half Mary ins Auto.

Tom Mary'nin arabaya binmesine yardımcı oldu.

Tom half den Armen nicht.

Tom fakirlere yardım etmedi.

Tom half Maria vom Pferd.

Tom, Mary'nin atından inmesi için yardım etti.

- Ich half.
- Ich habe geholfen.

Yardım ettim.

- Der junge Knabe half der alten Frau.
- Der Junge half der alten Frau.

Genç çocuk yaşlı kadına yardım etti.

- Tom half Maria, das Abendessen zuzubereiten.
- Tom half Maria dabei, das Abendessen zuzubereiten.

Tom Mary'nin yemek yapmasına yardımcı oldu.

- Ich half ihm, über die Straße zu gehen.
- Ich half ihm über die Straße.

Onun caddeyi geçmesine yardım ettim.

- Tom half Maria beim Tragen ihrer Koffer.
- Tom half Maria, ihre Koffer zu tragen.

Tom Mary'nin bavullarını taşımasına yardım etti.

Sie half ihrer Tochter beim Anziehen.

Kızının giyinmesine yardım etti.

Er half der Dame ins Auto.

O, bayanın arabaya binmesine yardımcı oldu.

Tom half Maria bei der Wäsche.

Tom Mary'ye çamaşırda yardım etti.

Tom kam vorbei und half mir.

Tom uğradı ve bana yardım etti.

Mary half ihrer Mutter beim Kochen.

Mary annesinin yemek pişirmesine yardımcı oldu.

Maria half ihrer Mutter beim Kochen.

Mary pişirmede annesine yardım etti.

Tom half Mary in ihren Mantel.

Tom Mary'nin ceketini giymesine yardım etti.

Ich half ihm seinen Schreibtisch tragen.

Ona masasını taşıması için yardım ettim.

Tom half Maria aus ihrer Jacke.

Tom Mary'nin ceketini çıkarmasına yardım etti.

Tom half Maria aus dem Ruderboot.

Tom Mary'ye kayıktan çıkmasına yardım etti.

Tom half Maria, vom Boden aufzustehen.

Tom Mary'nin yerden kalkmasına yardım etti.

Ich half ihm nicht, zu fliehen.

Onun kaçmasına yardım etmedim.

Ich half ihr nicht, zu fliehen.

Onun kaçmasına yardım etmedim.

Maria half Tom bei seinem Wissenschaftsprojekt.

Mary Tom'a bilim projesinde yardım edebilir.

Tom half mir bei der Wohnungssuche.

Tom yaşayacak bir yer bulmama yardım etti.

Ich half ihm bei seinen Hausaufgaben.

Ev ödevinde ona yardım ettim.

Tom half seinem Sohn beim Anziehen.

Tom oğlunun giyinmesine yardımcı oldu.

Tom hatte niemanden, der ihm half.

Tom'un yardım edecek kimsesi yok.

Tom half Maria in der Küche.

Tom Mary'ye mutfakta yardım etti.

Tom half uns, das zu tun.

Tom onu yapmamıza yardım etti.

Tom half Maria aus dem Boot.

Tom Mary'nin tekneden çıkmasına yardım etti.

Tom half beim Löschen des Feuers.

Tom yangını söndürmeye yardım etti.

Tom half uns das Feuer löschen.

Tom yangını söndürmemize yardım etti.

Er half seinem Sohn beim Anziehen.

Oğlunun giyinmesine yardım etti.

- Sie half dem alten Mann über die Straße.
- Sie half dem Alten die Straße überqueren.

O, yaşlı adamın caddeyi geçmesine yardım etti.

- Maria half ihrer Mutter, den Christbaum zu schmücken.
- Marie half ihrer Mutter, den Christbaum zu schmücken.

Mary Noel ağacını süslemek için annesine yardım etti.

- Ich half meinem Vater, die Blumen zu gießen.
- Ich half meinem Vater die Blumen zu gießen.

Babamın çiçekleri sulamasına yardım ettim.

- Tom half Mary wieder auf die Füße.
- Tom half Mary, wieder auf die Füße zu kommen.

Tom Mary'nin yeniden ayaklarının üzerinde durmasına yardım etti.

Mein Lehrer half mir bei der Berufswahl.

- Öğretmenim kariyer seçiminde bana rehberlik etti.
- Öğretmenim kariyer seçiminde bana yol gösterdi.

Ich half meinem Vater bei der Arbeit.

Babama işinde yardım ettim.

Diplomatischer Austausch half, den Konflikt zu beenden.

Diplomatik diyalog çatışmayı bitirmeye yardımcı oldu.

- Bob hat mir geholfen.
- Bob half mir.

Bob bana yardımcı oldu.

Sie half ihm, seine schlechte Laune loszuwerden.

Kötü ruh halini atlatması için ona yardım etti.

Er half mir, meine Hausaufgaben zu machen.

Ev ödevimi yapmam için bana yardım etti.

Er half mir, das Gepäck zu tragen.

Bagajı taşımam için yardım etti.

Ich half meiner Mutter in der Küche.

Mutfakta anneme yardım ettim.

Er half mir, meine Uhr zu reparieren.

Saatimi onarmama yardımcı oldu.

- Maria half uns.
- Maria hat uns geholfen.

Mary bize yardım etti.

Tom half Maria, so gut er konnte.

Tom Mary'ye yardım etmek için yapabileceği her şeyi yaptı.

Mary half ihrer Mutter das Essen vorzubereiten.

Mary annesinin akşam yemeği hazırlamasına yardım etti.

Tom half mir, meine Uhr zu reparieren.

Tom saatimi onarmama yardım etti.

- Niemand hat mir geholfen.
- Niemand half mir.

Hiç kimse bana yardım etmedi.

- Ich half Tony.
- Ich habe Toni geholfen.

Ben Tony'ye yardımcı oldum.

Ich half Tom, obwohl ich beschäftigt war.

Meşgul olmama rağmen Tom'a yardım ettim.

Das ältere Mädchen half den Tisch decken.

Büyük kız masayı hazırlamaya yardım etti.

Tom half Maria, die Juwelen zu stehlen.

Tom, Mary'nin mücevherleri çalmasına yardımcı oldu.

- Er half Tom.
- Er hat Tom geholfen.

O, Tom'a yardım etti.

- Sie half Tom.
- Sie hat Tom geholfen.

O, Tom'a yardımcı oldu.

- Maria hat mir geholfen.
- Maria half mir.

Mary bana yardım etti.

Mein Vater half mir bei den Hausaufgaben.

Babam ev ödevimde bana yardım etti.

Der Feuerwehrmann half dem Opfer des Autounfalls.

İtfaiyeci araba-kazası kurbanına yardımcı oldu.

Er half mir, den Stuhl zu tragen.

O, sandalyeyi taşımama yardım etti.

Sie half ihm, so gut sie konnte.

Ona yardımcı olmak için elinden geleni yaptı.

Sie half ihrem Vater bei der Gartenarbeit.

O, bahçedeki işte babasına yardım etti.

Gewöhnlich half Tom Mary bei ihren Hausaufgaben.

Tom Mary'ye ev ödevinde yardım ederdi.

Tom half Mary, von ihrem Platz aufzustehen.

Tom Mary'nin koltuğundan kalkmasına yardımcı oldu.

Ich half ihm seine Krawatte zu binden.

Ona kravatını bağlaması için yardımcı oldu.

Wir taten alles Mögliche, aber nichts half.

Mümkün olan her şeyi yaptık, ancak hiçbir şey yardımcı olmadı.

Tom half Maria beim Schmücken ihres Weihnachtsbaumes.

Tom, Mary'nin Noel ağacını süslemesine yardımcı oldu.

Maria half ihrer Mutter in der Küche.

Mary mutfakta annesine yardım ediyordu.