Examples of using "Erzeugen" in a sentence and their turkish translations:
sürekli yeni yeni manyetik alanalar üretiyor.
yeni nehirler oluşturmalıyız.
bir nehir oluşturmalıyız.
Hepsinin çekim gücü birleşince en güçlü gelgitler oluşur.
Süper iletken mıknatıslar, yoğun manyetik alanlar üretebilir.
Gaydalar çok garip bir ses çıkarırlar.
Elektrik akımı manyetizma oluşturabilir.
Genellikle 20 dönümden az alanlarda işleyen düşük gelirli ülkelerde
Kendi ışıklarını üretir, denizleri aydınlatırlar.
Ateş böceği mürekkep balığı, fotofor adı verilen özel hücreleriyle kendi ışığını üretir.
Huzurları bozulunca kimyasal reaksiyon aracılığıyla ışık üretiyorlar.
Binlerce arı, kanat kaslarını titreterek kovanı sıcak tutmaya yetecek kadar ısı üretiyor.
Bazıları büyüleyici bir yardım çağrısında bulunur. Biyolüminans özelliği olan mantarlar kendi ışıklarını saçar.
üstelik motor kullanmadan elektriği doğal yolla üretebiliyorlardı
Bunlar iyi izolasyon sağlamalı böylece zemin nedeniyle ısı kaybetmem.
Ütü ısınırken Mary buhar yapmak için hazneye damıtılmış su döktü.