Examples of using "Alte" in a sentence and their turkish translations:
Muhtemelen eski madenci aletleri.
O, eski ayakkabılar giydi.
- Yaşlı adam tek başına yaşıyor.
- Yaşlı adam kendi başına yaşamaktadır.
Eski dilleri öğrenmeyi istiyorum.
Eski kitap küflüydü.
Hey, bakın. Eski aletler var.
Antik Adam demiş ki
Yaşlı bir kadın araba sürüyor,
Yaşlı adam abartma eğilimindedir.
Yaşlı insanlar saygıyı hak ediyor.
Yaşlı insanlar yavaş yürür.
Yaşlı adam açlıktan ölüyordu.
Biz eski arkadaşız.
Yaşlı köpek havladı.
Aynı eski sorun.
Tom eski bozuk paraları topladı.
Yaşlı adam oturuyor.
Eski kitapları severim.
Ken eski paralar toplar.
Tom eski paraları toplar.
Eski bir alev asla ölmez.
- Eski madeni paralar biriktiriyordu.
- Eski madeni para koleksiyonu yapıyordu.
Yaşlı kadın bir doktordur.
Yaşlı adam açlıktan ölüyordu.
- Yaşlı adam içine kapanmıştı.
- Yaşlı adam insanlardan uzaktı.
- Yaşlı adam insanlarla iç içe değildi.
Yaşlı adam otobüsten çıkageldi.
O, yaşlı annesiyle ilgilenir.
Bu eski duvarı yıkıyorum.
Bir sürü eski Kızılderili efsaneleri vardır.
Onun yaşlı kedisi hâlâ hayatta.
Birkaç eski şarkı söyledi.
Tom eski fotoğraflara baktı.
Onlar eski evi yıktılar.
Eski resimlere bakıyordum.
Hey, bakın. Eski aletler var.
Muhtemelen eski madenci aletleri.
yarasalar çok eski canlılardır
Bu bayat ekmek bir kaya kadar sert.
- Yaşlı çift yan yana oturdu.
- Yaşlı çift yan yana oturuyordu.
Yaşlı adam üzgün görünüyor.
Yaşlı adam tek başına yaşadı.
Yaşlı adam açlıktan ölüyordu.
Yaşlı adam bir şey söyledi.
Yaşlı adam duymakta zorlanıyor.
O eski gelenek kayboldu.
O, yaşlı bir bayanı soydu.
Roma eski bir şehirdir.
Biz eski okulumuzu ziyaret ettik.
O, eski bir hikayedir.
O, onun her zamanki hali.
- Şu yaşlı adam da kim?
- Şu yaşlı adam kimdir?
Bunlar çok eski kitaplar.
Tom eski bir altın sikke buldu.
Eski gelenekleri devam ettirmek lazım.
Eski işimi özlüyorum.
Ben yaşlı bir kadınım.
Bu dükkan eski kitap satar.
Belirli bir yaşlı kadın arıyorum.
Yaşlı adam biraz pirinç lapası yedi.
Eski elbiseleri giymeyi seviyorum.
Yaşlı adam gençleri kıskanıyor.
Eski ev yıkıldı.
Yaşlı insanlar erken uyanıyor.
Eski ahır çöktü.
Eski ahır yandı.
Onlar çok eski dostlar.
Jay eski makası aldı.
O yaşlı kadın kimdir?
Leipzig eski bir kenttir.
- Eski alışkanlıklar zor biter.
- Can çıkar huy çıkmaz.
- Eski alışkanlıkları terk etmek kolay değil.
- Eski alışkanlıkları kırmak zordur.
- Eski alışkanlıkları terk etmek kolay değil.
- Yaşlı insanlar kolay üşütürler.
- Yaşlı insanlar kolayca soğuk alırlar.
- Onun yaşlı kedisi hâlâ hayatta.
- Onun eski kedisi hâlâ hayatta.
Yaşlı adam büyük bir balık yakaladı.
Yaşlı adam bazen kendi kendine konuşur.
Yaşlı adam benimle Fransızca konuştu.
ve bir o kadar da eski canlılardır
eskiler bir çok kişinin hoşuna gitmez
Kabuki eski bir Japon sanatıdır.
Yaşlı kadın neredeyse çiğneniyordu.
Yaşlı çiftin çocukları yoktu.
Yaşlı adam emekli maaşı ile geçiniyor.
Yaşlı adam geçen hafta öldü.
Yaşlı adam yaşama isteğini kaybetti.
Yaşlı adam akıllı görünüyordu.
Yaşlı adamın yeterince parası var.
Yaşlı adam vasiyetini yaptı.
Yaşlı adam kanserden öldü.