Examples of using "D'orange" in a sentence and their turkish translations:
- Portakal marmelatını severim.
- Portakal reçelini seviyorum.
O bir tür portakal.
Portakal suyu mu yoksa şampanya mı?
Elma suyunu severim.
Portakal suyu satarız.
Ben bir portakal suyu istiyorum.
Biraz portakal suyu istiyorum.
Portakal suyu içiyorum.
Ben portakal suyu istiyorum
Evet, portakal suyu lütfen.
Kız portakal suyu içiyor.
Portakal suyu lütfen.
Anne iki şişe portakal suyu aldı.
- Mary büyük bir bardak portakal suyunu yutuverdi.
- Mary büyük bir bardak portakal suyunu tek nefeste içti.
İki bardak portakal suyu, lütfen.
Biraz kahvaltılık gevrek ve portakal suyu alacağım.
Tom bardağa biraz elma suyu koydu.
"Evet, portakal suyu lütfen," diyor Mark.
"Siparişiniz?" "Portakal suyu." "Buzlu mu?" "Evet." "İşiniz için teşekkürler."
Bir bardak şarap, bir bira, bir portakal suyu ve bir sütlü kahve.
- Masanın üstünde hiç portakal yok.
- Masanın üstünde bir portakal yoktur.
- Masada portakal yok.
Benim kahvaltım genellikle sütlü kahve, bir parça ekmek ve reçel, küçük bir muz, bir dilim portakal ve birkaç kurutulmuş erikten oluşur.