Examples of using "Constamment" in a sentence and their turkish translations:
bize sürekli durmadan saldırıyor
Sürekli esniyorum.
O sürekli gülüyor.
O, sürekli olarak sigara içmeye devam etti.
Ve bizler bunu sürekli duyuyoruz.
Tom sürekli şikayet ediyor.
Bilim sürekli gelişiyor.
O her zaman tatminsiz.
Her zaman onun hakkında konuşuyoruz.
Seni sürekli özlüyorum.
Onlar sık sık kendileriyle çelişiyorlar.
aklınızla sürekli oynuyorlar,
Sabit bakışlar, sürekli olarak bana bakılması,
sürekli bir biçimde pozitif olmalısınız.
niye sürekli virüs bulaştırıyor?
Ebeveynlerim sürekli tartışıyor.
Annesi sürekli bundan şikâyet ediyor.
Biz her zaman risk alırız.
O sık sık yurt dışında.
O, sürekli mektuplar yazıyor.
Bunu her zaman duyarsınız, ama bu doğru.
Sürekli kilo vermeye çalıştım.
ve sürekli gelen zamları
sürekli kendisinden bahsedilmesini ve övülmesini ister
sürekli yeni yeni manyetik alanalar üretiyor.
Karıma sürekli olarak yalan söyledim.
Salonumda sürekli dans ederim.
Bacaklarım sürekli ağrıyor.
yatağım ve 7 gün 24 saat yaşadığım yer oldu.
bunun hakkında sürekli düşük enerjili diyor
Karımla sürekli tartışırım.
Test pilotları sürekli ölüme meydan okuyor.
Suda boğulmayla ilgili bu rüyayı görüp duruyorum.
Sürekli kavga çıkarmaya çalışırdı.
O her zaman benim tarafımdaydı.
Bu toplantılar boyunca özel bir tema sürekli mevzu bahis oldu.
Fransızların elindeki köyler sürekli, ezici bombardıman altındaydı.
Sürekli nostaljik düşüncelerin içinde kayboluyor.
Ona sürekli olarak terbiyesini takınmasını söylüyorum.
Annem sürekli insanların isimlerini unutuyor.
Onlar her zaman şikâyet ederler.
- Bana her zaman yalan söylüyorsun.
- Bana yalan söyleyip duruyorsun.
ve suçluluk duygusu içinde kendime sürekli hatırlattım,
sürekli o salgıyı yiyerek besleniyor hareket yok
O ısrarla evimin kapı zilini çaldı.
Tom'a hayır demekten vazgeçmelisin.
Sen sık sık kendinle çelişiyorsun.
"Yılan yıldızlarının yemeğini çalması her zaman sorun olacak."
Tom her zaman yalan söylüyor.
Tom ve Mary hep kavga ediyorlardı.
O, her zaman gülüyor.
Çocuklarımla hayvanat bahçesindeydim ve telefonum durmadan çalmaya başladı.
Onlar sürekli olarak konuşmayı sürdürdüler.
Yanlış yaptığınız her şeyi ve hayatınızda yanlış olan her şeyi
Bir kask giymeden motosiklete binmekte ısrar edersen, ateşle oynuyorsun.
- O aynı hatayı yapmaya devam ediyor.
- O aynı hatayı yapıp duruyor.
- Durmadan aynı hatayı yapıyor.
Çevirmen sürekli olarak kendisi hakkında yeni şeyler öğrenir.
Sürekli para sıkıntısı var.
Sen ve plastik beynin, sürekli çevrendeki dünya tarafından şekillendiriliyor.
Burnunun ucunu sürekli yukarıya doğru kaldırmazsa
gazlarının konsantrasyonları sürekli artmaktadır. Sanayi öncesi döneme kıyasla
Sürekli seyahat ediyorum, sık sık ailemden uzak kalıyorum ve bu çok canımı sıkıyor.
Ağabeyim her zaman kendini kanıtlaması gerektiğini düşünüyor, aslında biz onu olduğu gibi seviyoruz.
O adam gerçek bir rüzgar gülü: O sürekli fikrini değiştirir.
Ben sürekli şikâyet etmenden bıktım.