Examples of using "Edes" in a sentence and their turkish translations:
Düşünme bile.
Denemedin bile.
Tom bile teşekkür etmedi.
Tom'un kendine ait bir bilgisayarı bile yok.
Sen onları tanımıyorsun bile.
Başkalarının emeğiyle bile değil,
- Çok güzel, değil mi?
- Süper olay.
Onu tanımam bile.
Biz birbirimizi bile tanımıyoruz.
Bilmek bile istemiyorum.
Bu ne anlama geliyor?
Bunu düşünmemiştim bile.
Terlemiyorsun bile.
Dinlemiyorsun bile.
Hatta onun hakkında düşünme.
Yorulmadım bile.
Sadece bir soruya cevap ver.
Bu bile mümkün mü?
Tom'dan hoşlanmıyordum ki.
Farkına bile varmadım.
Seni sevmiyorum ki.
Hatta denemek bile işe yaramaz.
Birazcık bile araştırılmış değil.
Neden Almanya'yı bile ziyaret etmediniz?
Tatoeba bir kız bile değil.
Tatoeba insan bile değil.
Bu komik değil ki.
Bir balık bile yakalamadım.
- Sen bile balıktan hoşlanmıyorsun.
- Balığı bile sevmiyorsun.
Beni bile tanımıyorsun.
Daha denemedin bile.
Neden önemsiyorsun ki?
- Ne yaptığımı bile bilmiyorsun.
- Ne yaptığımı bilmiyorsun bile.
Tom bile bunu yapmazdı.
Hatta sebebini bile bilmiyorlar.
Sadece bir saniye için bana bakar mısın?
Tom korkmadı bile.
Bir parmağını bile kaldırmazdı.
Zaten kaç yaşındasın?
Bunun önemi yok ki.
Tom adımı bile bilmiyor.
Polis, Tom'un olay sırasında başka yerde olduğuna dair iddiasını araştırdı mı ki?
Tom yardım etmek için bile uğraşmadı.
Tom, Mary'yi sevmedi bile.
Bunun var olduğunu bile bilmiyordum.
O zengin. Onu bir denemen gerekir.
Aslında bir karşılaştırma yapmak yersiz.
Hayatımın neye benzediği hakkında bir fikrin var mı?
Tom'un nerede yaşadığını bile bilmiyorum.
Ne yapacaklarını bile bilmiyorlardı.
Bunu hiç düşünmediğime inanamıyorum.
Tom'u benimle konuşturamadım bile.
Tom benim için kapıyı bile açmadı.
Böyle bir şeyi nasıl düşünebilirsin ya?
O kadar hızlı sürmüyordum bile.
Annemin nerede doğduğunu bile bilmiyorum.
Nicki, sen bile balıktan hoşlanmıyorsun!
Beni hiç fark etmedin bile.
Sen burada bir öğrenci bile değilsin.
Sen henüz otuz bile değilsin.
İşe yaramayabilir bile.
Tom zorlanmıyor bile.
Bunun nasıl başladığını hatırlamıyorum bile.
Tom'un bir kız arkadaşı olup olmadığını bile bilmiyorum.
Bunun mümkün olabileceğini düşünmemiştim bile.
Tom'la hiç tanışmadım bile.
Bu belki yasal bile değildir.
Tom beyzbolla ilgilenmiyor ki.
Tom, Mary'ye bir fincan kahve bile ikram etmedi.
Liseyi bile bitirmedim.
Bunu aklından bile geçirmemelisin.
Tom, Mary'ye yardım etmeye çalışmadı bile.
Bana biraz yardım edemez misin?
Tom artık Mary ile konuşmuyor bile.
Hiç kimseye güvenme, Tom'a bile.
Ben kimseye güvenmiyorum, Tom'a bile değil.
O bira bile içmez, bırak viskiyi.
En uç enlemlerde bile... ...kış sonsuza dek sürmez.
Bana neler olduğunu artık bilmiyorum bile.
Tom'un soyadının ne olduğunu bile bilmiyorum.
Gemi henüz rıhtıma yanaşmadı bile.
Bunun mümkün olduğunu bile sanmıyorum.
Tom'un nerede olduğunu bilmiyorsun bile.
Sahip olduğu tüm paraya rağmen, o mutlu değil.
O kendi adını bile yazamaz.
Dan ve Linda seks yapmadılar bile.
Tom varlığımı bile bilmiyor.
Kimin ne çaldığını bile bilmiyorum.
En azından yapabileceğin şey bana cevap vermek.
Kullanılmış bir araba bile almaya gücüm yetmez.
Birkaç gün önce sen benimle konuşmak istemiyordun bile?
Plastik cerrahiden önce bile, Mary çirkin değildi.
"Üzgünüm, üzgünüm." "Gerçekten üzgün müsün?"
Annen bile babanın kim olduğunu bilmiyor.
Burada olduğumuzu Tom bile bilmeyecek.
Tom kendi eksikliklerinden bile bahsetmeye korkmuyordu.
Tom'un bir fincan kahve alacak parası bile yoktu.
Tom henüz sınav için çalışmaya başlamadı bile.
Tom'un şu ana kadar Irak'a gitmeyi düşündüğünden şüpheliyim.