Translation of "Winner" in Turkish

0.008 sec.

Examples of using "Winner" in a sentence and their turkish translations:

Winner winner chicken dinner!

- Çorba parası çıktı.
- Hadi iyisin! Çorba parası çıktı.

- Everybody's a winner.
- Everyone's a winner.

Herkes kazanır.

- Tom was the winner.
- The winner was Tom.

Kazanan Tom'du.

You're a winner.

Sen bir kazanansın.

I'm the winner.

Ben kazandım.

Who was the winner?

Kazanan kimdi?

Tom is the winner.

Tom kazanandır.

Everybody loves a winner.

Herkes bir kazananı sever.

Tom was the winner.

Kazanan Tom'du.

There was a winner.

Bir kazanan vardı.

Tom is a winner.

Tom bir kazanan.

Everyone loves a winner.

Herkes kazananı sever.

Let's pick a winner.

Bir kazanan seçelim.

I was the winner.

Ben galiptim.

Tom wasn't the winner.

Tom kazanan değildi.

- They will announce the winner tomorrow.
- They'll announce the winner tomorrow.

Onlar kazananı yarın duyuracaklar.

Tom is clearly the winner.

Tom açıkça galiptir.

The crowd hailed the winner.

Kalabalık kazananı alkışladı.

What does the winner get?

Kazanan ne alıyor?

Everyone can't be a winner.

Herkes bir kazanan olamaz.

Tom was clearly the winner.

Tom açıkça kazanandı.

Tom's pumpkin was the winner!

Tom'un kabağı kazanandı!

Tom will be the winner.

Tom kazanan olacak.

Tom is the real winner.

Tom, gerçek galip.

Sami was a lottery winner.

- Sami bir piyango kazananıydı.
- Sami bir piyango talihlisiydi.

- I think Tom is a winner.
- I think that Tom is a winner.

Tom'un bir kazanan olduğunu düşünüyorum..

I think we have a winner.

Sanırım bir şampiyonumuz var.

The winner hasn't yet been announced.

Kazanan henüz açıklanmadı.

There can only be one winner.

Sadece bir kazanan olabilir.

Tom wants to be a winner.

Tom kazanan olmak istiyor.

Tom wants to be the winner.

Tom kazanan olmak istiyor.

I want to be the winner.

Kazanan olmak istiyorum.

Tom wanted to be the winner.

Tom kazanan olmak istiyordu.

- I knew Tom would be the winner.
- I knew that Tom would be the winner.

Tom'un kazanacağını biliyordum.

Oh, Tae, this cheese is a winner!

Oh, Tae, bu peynir bir birincidir!

I knew she would be the winner.

- Onun kazanan olacağını biliyordum.
- Onun birinci olacağını biliyordum.

We will vote to decide the winner.

Kazanana karar vermek için oy kullanacağız.

It is good to be a winner.

Kazanan olmak iyidir.

It looks like we have a winner.

Bizim bir kazananımız var gibi görünüyor.

One of us could be the winner.

Bizden biri kazanan olabilir.

He called out the name of the winner.

Kazananın adını bağırarak söyledi.

The crowd gave the winner a big hand.

- Kalabalık kazanana büyük bir yardım yaptı.
- Kalabalık kazananı coşkuyla alkışladı.

Last year's Miss Universe winner is very tall.

- Geçen yılın Miss Universe birincisi çok uzun.
- Geçen yılın Kâinat Güzeli çok uzun boylu.

Dr. Yukawa, the Nobel prize winner, died in 1981.

Nobel ödüllü Dr. Yukawa 1981 yılında öldü.

It's better to be a winner than a loser.

Bir kazanan olmak bir kaybeden olmaktan daha iyidir.

France is the winner of the 1998 World Cup.

Fransa, 1998 Dünya Kupası'nın galibidir.

What's the difference between a winner and a loser?

Bir kazananla bir kaybeden arasındaki fark nedir?

'La La Land' was mistakenly announced as the winner.

'La La Land' yanlışlıkla kazanan olarak anons edildi.

Layla wanted to be a winner, just like Dad.

Leyla tıpkı babam gibi kazanan olmak istiyordu.

The first winner of the FIFA World Cup was Uruguay.

FIFA Dünya Kupasının ilk kazananı Uruguay'dı.

Spain is the winner of the 2010 FIFA World Cup.

İspanya, 2010 FIFA Dünya Kupası'nın galibidir.

Our random selection has chosen you as a possible winner!

Bizim rastgele seçim olası bir kazanan olarak sizi seçti.

- If the loser smiled the winner will lose the thrill of victory.
- If the loser smiles, the winner loses the thrill of victory.

Kaybeden gülümserse kazanan zaferin heyecanını kaybeder.

The winner of the competition is the job at Trump's company.

yarışmayı kazanana ödül, Trump'ın şirketinde iş

The gold cup was given to the winner of the final match.

Altın kupa final maçının galibine verildi.

This is incredible! How do you hit a winner from that position?!

Bu inanılmaz! Nasıl o konumdan bir kazanana vurursun ?!

Do you know what the name of last year's beauty pageant winner is?

Geçen yılki güzellik yarışmasında kazananın adının ne olduğunu biliyor musunuz?

The winner of the 100m race is often called the world's fastest man.

100 metre yarışının kazananına genellikle dünyanın en hızlı adamı denir.

The winner of the science prize has decided to give the prize money to charity.

Bilim ödülünü kazanan ödül parasını hayır kuruluşuna vermeye karar verdi.

We can say that there's not a clear winner in terms of a policy to curtail medical expenses and benefits.

Sağlık harcamaları ve yardımlarını azaltma planı konusunda belirleyici bir karar yok denebilir.

In a game of chess, when the same position is repeated three times, the game ends without a winner. The result is therefore a tie.

Satrançta tahta üzerinde aynı konum üç kez oluşursa oyun berabere biter.