Translation of "Volunteer" in Turkish

0.008 sec.

Examples of using "Volunteer" in a sentence and their turkish translations:

- Tom's a volunteer.
- Tom is a volunteer.

Tom bir gönüllü.

- I am a volunteer.
- I'm a volunteer.

Ben bir gönüllüyüm.

Anyone can volunteer.

Biri gönüllü olabilir.

I didn't volunteer.

Gönüllü olmadım.

- It's not a volunteer position.
- It isn't a volunteer position.

Bu gönüllü bir pozisyon değil.

I need a volunteer.

Bir gönüllüye ihtiyacım var.

We need a volunteer.

Bir gönüllüye ihtiyacımız var.

Did you volunteer us?

Bize gönüllü oldun mu?

I had to volunteer.

Gönüllü olmak zorundaydım.

He's a volunteer fireman.

O, gönüllü bir itfaiyeci.

Tom does volunteer work.

Tom gönüllü olarak çalışır.

I've decided to volunteer.

Gönüllü olmaya karar verdim.

No one wanted to volunteer.

Hiç kimse gönüllü olmak istemedi.

I've already found a volunteer.

Ben zaten bir gönüllü buldum.

No one wants to volunteer.

Kimse gönüllü olmak istemiyor.

We're looking for a volunteer.

Biz bir gönüllü arıyoruz.

I was hoping you'd volunteer.

- Gönüllü olacağını umuyordum.
- Gönüllü olacağınızı umuyordum.

Tom is a volunteer fireman.

Tom gönüllü bir itfaiyecidir.

Tom often does volunteer work.

Tom sık sık gönüllülük işleri yapar.

She's a public health volunteer.

O bir halk sağlığı gönüllüsü.

I often do volunteer work.

Genellikle gönüllü iş yaparım.

I'm not going to volunteer.

Ben gönüllü olmayacağım.

Sami was a volunteer firefighter.

Sami gönüllü bir itfaiyeciydi.

Tom is a volunteer firefighter.

- Tom gönüllü bir itfaiyeci.
- Tom gönüllü itfaiyecidir.

- I assume you're here to volunteer.
- I assume that you're here to volunteer.

Sanıyorum sen burada gönüllüsün.

- Tom was the first person to volunteer.
- Tom was the first one to volunteer.

Gönüllü olan ilk kişi Tom'du.

I'd like to volunteer my services.

Gönüllü hizmet etmek istiyorum.

Do you do any volunteer work?

Hiç gönüllü iş yapar mısın?

Perhaps you'd be willing to volunteer.

Belki de gönüllü olmaya istekli olurdun.

Tom was very quick to volunteer.

Tom gönüllü olmak için çok hızlıydı.

Tom is a Red Cross volunteer.

Tom, Kızılhaç gönüllüsüdür.

Do you think anyone will volunteer?

Sence biri gönüllü olur mu?

Tom certainly isn't going to volunteer.

Tom kesinlikle gönüllü olmayacak.

Will anyone volunteer to help me?

Biri bana yardımcı olmak için gönüllü olacak mı?

What did Tom volunteer to do?

Tom gönüllü olarak ne yaptı?

Sami became a volunteer fire fighter.

Sami gönüllü bir itfaiyeci oldu.

Tom is a volunteer fire fighter.

Tom bir gönüllü itfaiyeci.

- I assume you're not here to volunteer.
- I assume that you're not here to volunteer.

Senin buraya gönüllü gelmediğini sanıyorum.

- How do you know I didn't volunteer?
- How do you know that I didn't volunteer?

Gönüllü olmadığımı nasıl biliyorsun?

She resolved to work as a volunteer.

O, gönüllü olarak çalışmaya karar verdi.

He devoted himself to the volunteer activity.

Kendini gönüllü çalışmaya adadı.

I want a volunteer to help me.

Bana yardım etmesi için bir gönüllü istiyorum.

Why did you volunteer to do this?

Niçin bunu yapmaya gönüllü oldun?

She devoted herself to the volunteer activity.

O, gönüllü faaliyetine kendini adamış.

Have you ever done any volunteer work?

Hiç gönüllü iş yaptın mı?

Tom does a lot of volunteer work.

Tom çok fazla gönüllü iş yapar.

Do any of you want to volunteer?

Sizden biri gönüllü olmak ister mi?

Tom was the only person to volunteer.

Tom gönüllü olacak tek kişiydi.

Tom was the first one to volunteer.

- Tom ilk gönüllü kişiydi.
- Gönüllü olan ilk kişi Tom'du.

I'm going to volunteer to do that.

Onu yapmak için gönüllü olacağım.

Tom was the last one to volunteer.

En son Tom gönüllü oldu.

Ali became a volunteer for TEMA Foundation.

Ali, TEMA gönüllüsü oldu.

- Tom said he was looking for a volunteer.
- Tom said that he was looking for a volunteer.

Tom bir gönüllü aradığını söyledi.

- I think we should volunteer to do that.
- I think that we should volunteer to do that.

Sanırım onu yapmak için gönüllü olmamız gerekir.

- I know that Tom is a Red Cross volunteer.
- I know Tom is a Red Cross volunteer.

Tom'un Kızılhaç gönüllüsü olduğunu biliyorum.

Who visit these children and volunteer and donate,

çocukları ziyaret eden, gönüllü olan bağış yapan insanlar

The volunteer group provided the villagers with water.

Gönüllü grup, köylülere su sağladı.

I'd like to volunteer to go with Tom.

Tom'la gitmek için gönüllü olmak istiyorum.

Mrs. Smith is actively engaged in volunteer work.

Bayan Smith aktif olarak gönüllü bir işle meşgul.

I was going to ask for a volunteer.

Ben bir gönüllü isteyecektim.

The people that died were all volunteer firefighters.

Ölen insanların hepsi gönüllü itfaiyecilerdi.

Few elephants would volunteer to move to Europe.

Az sayıda fil Avrupa'ya gitmek için gönüllü olurdu.

I've decided to join the volunteer fire department.

Ben gönüllü itfaiyeye katılmaya karar verdim.

Tom doesn't have much time for volunteer work.

Tom'un gönüllü iş için fazla zamanı yok.

Tom didn't volunteer to be a guinea pig.

Tom bir kobay olmak için gönüllü değildi.

Were you able to persuade Tom to volunteer?

Tom'u gönüllü olması için ikna edebildiniz mi?

I'm not going to volunteer to do that.

Bunu yapmak için gönüllü olmayacağım.

- Do you think Tom will volunteer to do that?
- Do you think that Tom will volunteer to do that?

Tom'un bunu yapmak için gönüllü olacağını düşünüyor musun?

This time because I wanted to become a volunteer.

Bu sefer gönüllü olmak istiyordum.

But for me, a volunteer giving up their time

Ama benim için, zamanından vazgeçip

I have a friend who works as a volunteer.

Bir gönüllü olarak çalışan bir arkadaşım var.

I spent the whole day working as a volunteer.

Tüm günü gönüllü olarak çalışarak geçirdim.

I'm hoping that Tom will volunteer to help us.

Tom'un bize yardım etmek için gönüllü olacağını umuyorum.

The magician asked for a volunteer from the audience.

Sihirbaz, seyircilerden bir gönüllü istedi.

Six men came forward to volunteer for the work.

Altı erkek, iş için gönüllü olarak öne çıktı.

I wish more people would volunteer to help us.

Keşke daha fazla insan bize yardım etmek için gönüllü olsa.

I used to volunteer at the local soup kitchen.

Ben yerel aşevinde gönüllü olurdum.

I used to do a lot of volunteer work.

Ben bir sürü gönüllü iş yapardım.

If you'd like to volunteer, please visit our website.

Gönüllü olmak isterseniz web sitemizi ziyaret edin.

Tom was the first one to volunteer to help.

Tom yardım etmeye gönüllü olan ilk kişiydi.

Do you think you could convince Tom to volunteer?

Tom'u gönüllü olmaya ikna edebileceğini düşünüyor musun?

Tom is probably going to volunteer to do that.

Tom muhtemelen bunu yapmak için gönüllü olacak.

Tom is working at a hospital as a volunteer.

Tom gönüllü olarak bir hastanede çalışıyor.

The volunteer group provides war victims with food and medicine.

Gönüllü grup savaş mağdurlarının yiyecek ve ilaç eksikliğini gideriyor.

Why do you want me to volunteer for this work?

Neden bu iş için gönüllü olmamı istiyorsun?

I need a volunteer to help Tom clean the garage.

Tom'un garajı temizlemesine yardım etmek için bir gönüllüye ihtiyacım var.

I answered her questions, but I did not volunteer any information.

Onun sorularını cevapladım ama herhangi bir bilgi için gönüllü olmadım.

The volunteer firefighters are the real unsung heroes in this situation.

Gönüllü itfaiyeciler bu durumda, tanınmamış gerçek kahramanlardır.

Some continue to work part time, while others do volunteer work.

Diğerleri gönüllü iş yaparken bazıları yarı zamanlı çalışmaya devam eder.

She is working as a volunteer interpreter at the international conference.

Uluslararası konferansta gönüllü bir çevirmen olarak çalışıyor.

Would you like to volunteer to help clean up after the party?

Partiden sonra temizliğe yardımcı olmak için gönüllü olmak ister misiniz?

Tom and Mary were the first people to volunteer to do that.

Tom ve Mary onu yapmak için gönüllü olan ilk insanlardı.

Tom and Mary were the first ones to volunteer to do that.

Tom ve Mary onu yapmak için gönüllü olan ilk kişilerdi.

I wasn't the first one to volunteer to help Tom do that.

Tom'un bunu yapmasına yardım etmek için gönüllü olan ilk kişi ben değildim.