Examples of using "Tore" in a sentence and their turkish translations:
Bir tane yırttım.
O, gömleğini yırttı.
Tom mektubu yırttı.
Tom kâğıdı yırttı.
Pantolonunu yırttın.
Pantolonumu yırttım.
O bir fotoğrafı yırttı.
O, gömleğini yırttı.
O, bağ dokusunu yırttı.
Tom pantolonunu yırttı.
Tom mektubu paramparça etti.
Kız elbiseyi yırttı.
O, kitabı parçaladı.
Çivi onun ceketini yırttı.
Onlar giysilerini yırttılar.
Tom, Mary'nin resmini yırtıp attı.
Tom biletleri yırttı.
Tom zarfı açmak için yırttı.
Tom sözleşmeyi yırtıp attı.
O kazara sayfayı yırttı.
O, gömleğini yırttı.
Tom evi yıktı.
O mektubu parçaladı.
Sözleşmeyi parça parça ettim.
Kağıdı parçaladım.
Tom kâğıdı yırttı.
Fotoğrafları parçaladı.
O, kağıdı ikiye ayırdı.
O, mektubu parçaladı.
O, evden dışarı fırladı.
O, gazeteyi ikiye böldü.
O, mektubu parçalara ayırdı.
Tom öfkeyle Mary'nin mektubunu yırttı.
O, elbiseyi parçaladı.
Tom kağıdı iki parçaya ayırdı.
O, mektubunu parçalara ayırdı.
Kâğıdı parçaladım.
Gazeteyi parçalara ayırdı.
Tom Mary'nin mektubunu ikiye ayırdı.
Tom mektubu paramparça etti.
Tom resmi parçalara ayırdı.
Mary resmi parçalara ayırdı.
Tom bileti ikiye böldü.
Tom, notu ikiye böldü.
- Kağıdı ortasından yırttı.
- Kağıdı ortadan ikiye yırttı.
Kamu hizmeti veren şirket en sonunda yıktı,
Basketbol oynarken baldır kasını yırttı.
O, buluzüne bir delik açtı.
Güzel kadın kırmızı elbisesini yırttı.
Oracıkta ceketimi yırttım.
Aktris sözleşmesini öfkeyle yırttı.
Tom Mary'den gelen mektubu parçaladı.
Tom'un gömleği çiviye takılıp yırtıldı.
- Çocuğun kitabımı lime lime etti.
- Çocuğun kitabımı paramparça etti.
Bebek on dolarlık banknotu yırttı.
Tom defterinden bir yaprak yırttı.
Tom okuduktan sonra Mary'nin mektubunu yırttı.
Son mektubumu yırttığını umuyorum.
Resmi albümden yırtıp çıkardım.
Biri kitaptan bir sayfa yırttı.
O, camdaki stickerları yırtıp çıkarttı.
Ondan gelen mektubu öfkeyle yırttı.
O, mektubu okuduktan sonra yırttı.
Tom, Mary'den gelen mektubu öfkeyle yırttı.
Bu küçük bebek on dolarlık bir banknot yırttı.
Tom Mary'den aldığı mektubu yırttı.
Tom sözleşmeyi aldı ve onu yırttı.
Tom Mary'nin ona verdiği hediye çekini yırttı.
Tom defterinden birkaç sayfa yırttı.
Senin çocuğunun parçaladığı benim kitabımdı.
Kitabımı parçalara ayıran sizin çocuğunuzdu.
Gözyaşları içinde, o, mektubunu yırttı ve onu attı.
Bana yazdığın tüm mektupları yırttım.
O mektubu okuduktan sonra, onu parçalara ayırdı.
O, mektubu okur okumaz onu yırttı.
O, mektubu alır almaz onu ikiye yırttı.
Dizimde bir bağ yırttım ve ameliyat olmak zorundaydım.
Tom kız kardeşine çok sinirlendi ve onun en sevdiği bebeği yırttı.
Bisikletimden düşünce kot pantolonumda bir delik açtım.
Mektubu parçaladım ve tüm parçalarını odanın her bir köşesine attım.
Tom'un çiti boyamasına gerek yoktu. Onu boyadıktan bir hafta sonra onu yıktılar.
Onun yüzünü asla tekrar görmek istemiyorum bu yüzden onun bütün resimlerini yırttım ve onları yaktım.