Translation of "Sunrise" in Turkish

- At what time is sunrise?
- What time is sunrise?

Gün doğumu saat kaçta?

- We will attack at sunrise.
- We'll attack at sunrise.

Gün doğumunda saldıracağız.

- Tom got here before sunrise.
- Tom arrived here before sunrise.

Tom gündoğumundan önce buraya geldi.

We started before sunrise.

Biz güneş doğmadan önce başladık.

I saw the sunrise.

Ben gün doğumunu gördüm.

How beautiful a sunrise is!

Güneşin doğuşu ne kadar da güzeldir!

It will be sunrise soon.

Yakında gün doğumu olacak.

I woke up at sunrise.

Güneş doğarken uyandım.

The rooster crows at sunrise.

Horozlar güneş doğarken öter.

Tom was here before sunrise.

Tom gün doğmadan önce buradaydı.

The train left at sunrise.

Tren gün doğumunda gitti.

I'll get up at sunrise.

Gün doğumunda kalkacağım.

I got up at sunrise.

Gün doğumunda kalktım.

What a beautiful sunrise it is!

Ne güzel bir gündoğumu o!

I want you gone by sunrise.

Ben güneş doğana kadar gitmiş olmanı istiyorum.

The sunrise is beautiful this morning.

Bu sabah gündoğumu güzel.

Tom began to work before sunrise.

Tom gün doğmadan önce çalışmaya başladı.

Did you see the sunrise this morning?

Bu sabah gün doğumunu gördün mü?

Tom woke up to watch the sunrise.

Tom gün doğumunu izlemek için uyandı,

Tom and I watched the sunrise together.

Tom ve ben birlikte güneşin doğuşunu izledik.

I wanted Tom to see the sunrise.

Tom'un güneşin doğuşunu görmesini istedim.

- She got up early so as to see the sunrise.
- She got up early to see the sunrise.
- She got up early in order to see the sunrise.

Gündoğumunu görmek için erken kalktı.

She got up early to see the sunrise.

O, güneşin doğuşunu görmek için erken kalktı.

Let's get up early and watch the sunrise.

Erken kalkalım ve güneşin doğuşunu izleyelim.

Tom got up early to see the sunrise.

Tom güneşin doğuşunu görmek için erken kalktı.

We got up early to see the sunrise.

Gündoğumu görmek için erken kalktık.

- The farmer rose at sunrise and worked till sunset.
- The farmer got up at sunrise and worked till sunset.

Çiftçi gün doğumunda kalktı ve gün batımına kadar çalıştı.

The sunrise is usually people's signal to get up,

Güneşin doğuşu genelde insanlara uyan işaretidir

The sunrise illuminates the bottom of the arch orange,

Gün doğumu kemerin alt tarafını turuncuyla aydınlatır

He works on the farm from sunrise to sunset.

Gün doğumundan gün batımına kadar çiftlikte çalışır.

I get up every morning before sunrise to pray.

Her sabah namaz kılmak için güneş doğmadan önce kalkarım.

Tom got up early so he could see the sunrise.

Tom erken kalktı böylece güneşin doğuşunu görebildi.

We got up early in order to see the sunrise.

Güneşin doğuşunu görmek için erken kalktım.

To see the sunrise from a mountaintop is a delight.

Bir dağ zirvesinden güneş'in doğuşunu izlemek bir zevk.

Did you see the sunrise earlier? It was really beautiful.

Erken saatlerdeki gün doğumunu gördün mü? Gerçekten güzeldi.

Let's stay up all night and watch the sunrise together.

Bütün gece yatmayalım ve birlikte güneşin doğuşunu izleyelim.

Can we go to the lake and watch the sunrise?

Göle gidip güneşin doğuşunu izleyebilir miyiz?

These days, I like to think of hope as that sunrise.

Bu günlerde umudu gün doğumuna benzetiyorum.

And made it to the base of the wall before sunrise.

ve duvarın dibine güneş doğmadan vardım.

We got up early so that we could see the sunrise.

Gündoğumunu izleyebilelim diye erken kalktık.

The Tequila Sunrise is made with orange juice, tequila, and grenadine.

Tequila Sunrise portakal suyu, tekila ve nar ile yapılır.

We woke up very early in order to see the sunrise.

Gün doğumunu görmek için çok erken uyandım.

How often do you get up early enough to see the sunrise?

Güneşin doğuşunu görmek için ne sıklıkla yeterince erken kalkarsın?

I'm Muslim and I get up every morning before sunrise to pray.

Ben müslümanım ve her sabah namaz kılmak için güneş doğmadan önce kalkıyorum.

I go to bed early so I can get up to capture the sunrise.

- Güneşin doğuşunu yakalayabilmek için erken yatarım.
- Erken yatarım böylece güneşin doğuşunu yakalayabilirim.

Tom and Mary woke up early to see the first sunrise of the year.

Tom ve Mary yılın ilk güneşinin doğuşunu görmek için erken uyandı.

Tom got out of bed, walked over to the window and looked out at the sunrise.

Tom, yataktan kalktı pencereye doğru yürüdü ve güneş doğarken dışarı baktı.

We made it to the top of the mountain just in time to see the sunrise.

Gün doğumunu tam zamanında görmek için dağın tepesine gittik.