Translation of "Struck" in Turkish

0.023 sec.

Examples of using "Struck" in a sentence and their turkish translations:

He's love struck.

O âşık.

Tom struck Mary.

Tom, Mary'ye vurdu.

Tom struck out.

O stresliydi.

I struck out.

Beceremedim.

Layla struck Sami.

Leyla, Sami'ye vurdu.

- The tree was struck by lightning.
- Lightning struck the tree.

Ağaca yıldırım düştü.

- Lightning struck Tom's house.
- Tom's house was struck by lightning.

Tom'un evini yıldırım çarptı.

Lightning struck the tower.

Yıldırım kuleyi vurdu.

He struck a match.

O, bir kibrit yaktı.

Lightning struck his house.

Yıldırım evini vurdu.

The clock struck ten.

Saat onu vurdu.

Lightning struck Tom's house.

Yıldırım Tom'un evini vurdu.

Disaster struck Sami's family.

Felaket, Sami'nin ailesini vurdu.

The clock struck midnight.

- Saat gece yarısına gelmişti.
- Saat gece 12 olmuştu.

I barely missed being struck.

Çarpılmaktan zar zor kurtuldum.

That name struck a chord.

- O isim kulağa tanıdık geliyor.
- O isim başka şeyler hatırlatıyor.
- O isim sempatik geliyor.
- O isim olumlu.

Tom was struck by lightning.

- Tom yıldırım tarafından çarpıldı.
- Tom'u yıldırım çarptı.

A good idea struck her.

Onun aklına iyi bir fikir geldi.

A good idea struck me.

İyi bir fikir aklıma geldi.

Their ship struck a rock.

Gemi bir kayaya çarptı.

She was struck by lightning.

Onu yıldırım çarpmıştı.

Then the Germans struck again.

Sonra Almanlar yine saldırdı.

I was struck by lightning.

Beni yıldırım çarptı.

Tom struck out three times.

Tom üç kez başarısız oldu.

We were struck dumb with astonishment.

Şaşkınlıktan dona kalmıştık.

The motorbike struck the telephone pole.

Motosiklet telefon direğine çarptı.

His house was struck by lightning.

Evini yıldırım çarptı.

The typhoon struck the Kanto district.

Tayfun Kanto bölgesine çarptı.

He survived being struck by lightning.

O, yıldırım çarpması sonucu kurtuldu.

He was struck off the list.

Listeden silindi.

A good idea suddenly struck her.

Birden onun aklına iyi bir fikir geldi.

That tree's been struck by lightning.

Bu ağaca yıldırım düştü.

- Tom hit Mary.
- Tom struck Mary.

Tom, Mary'ye vurdu.

The clock has already struck noon.

Saat zaten öğleyi vurdu.

The clock has just struck three.

Saat tam üç vurdu.

The boxer struck his opponent hard.

Boksör rakibine sert vurdu.

A lightning struck the tall tree.

Bir yıldırım uzun boylu ağacı vurdu.

The clock struck half past 12.

Saat 12 buçuğu vurdu.

He struck Mary in the face.

O, Mary'nin yüzüne vurdu.

The clock has just struck ten.

Saat tam onu vurdu.

Tom's house was struck by lightning.

Tom'un evini yıldırım çarptı.

Mary's house was struck by lightning.

Mary'nin evini yıldırım çarptı.

I was struck by her beauty.

Onun güzelliği tarafından çarpıldım.

He was struck by her beauty.

Onun güzelliği tarafından vuruldu.

He was struck by Cupid's arrow.

O, Cupid'in okuyla vuruldu.

- Layla hit Sami.
- Layla struck Sami.

Leyla, Sami'yi vurdu.

Sami struck Layla with a statue.

Sami, Leyla'ya bir heykelle vurdu.

Sami was struck by Layla's beauty.

Sami, Leyla'nın güzelliğine vuruldu.

- I have been struck by lightning three times.
- I've been struck by lightning three times.

Ben yıldırım tarafından üç kere çarpıldım.

We seem to have struck a nerve.

Görünen o ki hassas bir noktaya dokunduk.

At last a good idea struck me.

Sonunda aklıma güzel bir fikir geldi.

The island was struck by the typhoon.

Ada tayfun tarafından vuruldu.

The big tree was struck by lightning.

Büyük ağaca yıldırım düştü.

I struck up an acquaintance with her.

Onunla tanışık oldum.

The house was struck by lightning yesterday.

Dün eve yıldırım düştü.

A string of disasters struck the region.

Bir dizi felaket bölgeyi vurdu.

He struck his fist on the table.

Yumruğunu masaya vurdu.

I saw the house struck by lightning.

Yıldırım tarafından çarpılan evi gördüm.

I struck the wall with my fist.

Ben yumruğumla duvara vurdum.

He struck the wall with his fist.

- O, yumruğuyla duvara vurdu.
- Duvara yumruk attı.

She struck the wall with her fist.

O, yumruğu ile duvara vurdu.

Mary struck the wall with her fist.

Mary yumruğuyla duvara vurdu.

They struck the wall with their fists.

Onlar yumruklarıyla duvara vurdu.

Tom struck the wall with his fist.

Tom yumruğu ile duvara vurdu.

Tom was struck by lightning and died.

Tom, yıldırım tarafından çarpıldı ve öldü.

Serious calamities struck him his whole life.

Ciddi felaketler onun bütün hayatını vurdu.

Tom struck up a conversation with Mary.

Tom Mary ile sohbet etmeye başladı.

Layla struck Sami with a Chinese statue.

Leyla, Sami'ye bir Çin heykeliyle vurdu.

Sami's disappearance struck fear among the students.

Sami'nin ortadan kaybolması öğrenciler arasında korku yarattı.

He was struck by lightning and died.

Yıldırım çarpıp öldü.

But still I was really struck by this.

Ama yine de bundan fazlasıyla etkilendim.

But then, in the first hour, disaster struck.

Ama sonra, bir saat geçmeden facia yaşandı.

The man suddenly struck me on the head.

Adam aniden kafama vurdu.

Tom has been struck by lightning three times.

Tom üç kez yıldırım tarafından çarpıldı.

He has been struck by lightning three times.

- O, bir yıldırım tarafından üç kez çarpıldı.
- Onu üç kez yıldırım çarptı.
- Üzerine üç kez yıldırım düştü.

She has been struck by lightning three times.

O, yıldırım tarafından üç kere çarpıldı.

Mary has been struck by lightning three times.

Mary'ye üç kez yıldırım çarptı.

We have been struck by lightning three times.

Biz üç kez yıldırım tarafından çarpıldık.

They have been struck by lightning three times.

Onlar üç kez yıldırım tarafından çarpıldılar.

He struck a match and lit the candles.

Bir kibrit çaktı ve mumları yaktı.

Tom struck the match, but it didn't light.

Tom kibriti çaktı ama yanmadı.

- The plane that Tom was on was struck by lightning.
- The plane Tom was on was struck by lightning.

Tom'un olduğu uçağı yıldırım çarptı.

He struck me a heavy blow in the face.

O, yüzüme ağır bir darbe indirdi.

He struck a match, but quickly put it out.

Bir kibrit çaktı fakat onu çabucak söndürdü.

I'm at the hospital. I got struck by lightning.

Hastanedeyim. Yıldırım çarptı.

Dan was struck and gravely injured by a truck.

Dan bir kamyon tarafından çarpıldı ve ağır bir şekilde yaralandı.

Thirty years ago, the clock was struck by lightning.

Otuz yıl önce saate yıldırım çarptı.

I didn't hear how many times the clock struck.

Saatin kaç kez çaldığını duymadım.

You struck the wall with your fist, didn't you?

Yumruğunla duvara vurdun, değil mi?

You struck the wall with your fists, didn't you?

Sen yumruğunla duvara vurdun, değil mi?

One of the bullets struck McKinley in the stomach.

Kurşunlardan biri Mckinley'i mideden vurdu.

Tom's barn was struck by lightning twice last year.

Tom'un ahırı geçen sene iki kez yıldırım tarafından çarpıldı.

- I wish that Tom would get struck by lightning and die.
- I wish Tom would get struck by lightning and die.

Tom'u yıldırım çarpmasını ve ölmesini diliyorum.

What really struck me is that so many of them --

Ve beni en çok etkileyen şey, bunların çoğunun,

The defeat at Trebia struck fear into the Roman leadership.

Trebia'da ki yenilgi Roma'nın kalbine korku salmıştı.

In the melee Scipio is struck down from his horse.

Savaşta darbe alan Scipio, atından düştü.