Translation of "Rolled" in Turkish

0.008 sec.

Examples of using "Rolled" in a sentence and their turkish translations:

- She rolled her eyes.
- He rolled his eyes.

Gözlerini çevirdi.

- Tom rolled down the window.
- Tom rolled the window down.

Tom pencereyi açtı.

- Tom rolled down his window.
- Tom rolled his window down.

Tom penceresini açtı.

Tom rolled his eyes.

Tom inanmadığını gözleriyle ifade etti.

He rolled his eyes.

- Gözlerini döndürdü.
- Gözlerini çevirdi.

Tom rolled the dice.

Tom zarı yuvarladı.

I rolled the dice.

Zarları yuvarladım.

Tom rolled the dough.

Tom hamuru yuvarladı.

Tom rolled over in bed.

Tom yatakta yuvarlandı.

He rolled off the bed.

O, yataktan yuvarlandı.

Tears rolled down his cheeks.

Göz yaşları onun yanaklarından aşağı yuvarlandı.

Tom rolled up his sleeves.

- Tom kollarını sıvadı.
- Tom kolları sıvadı.

Tom rolled up the window.

Tom pencereyi kapadı.

Tom rolled up his sleeve.

Tom kolunu sıvadı.

Tom rolled down both windows.

Tom her iki pencereyi açtı.

He rolled up his sleeves.

O, kollarını sıvadı.

He rolled down his window.

O penceresini indirdi.

We rolled up the rug.

Biz kilimi sardık.

Tears rolled down my cheeks.

Gözyaşlarım yanaklarımdan süzülüyordu.

I rolled out the dough.

Ben baklava açtım.

I rolled out of bed.

Yataktan yuvarlandım.

Tom rolled his window down.

Tom pencereyi indirdi.

I rolled down both windows.

Her iki camı da açtım.

Sami rolled his window down.

Sami penceresini indirdi.

They toiled with rolled-up sleeves,

Kollarını sıvayarak, borca batarak çok çalıştılar.

The children rolled down the hill.

Çocuklar tepeden aşağıya yuvarlandılar.

The rock rolled down the hillside.

Kaya yamaçtan aşağıya yuvarlandı.

The ball rolled across the road.

Top, yolun karşısına yuvarlandı.

He rolled over in his sleep.

O, uykusunda bir o yana bir bu yana döndü.

Tom rolled down the car window.

Tom araba penceresini açtı.

Tom rolled his window back up.

Tom penceresini kapattı.

Tears rolled down her tender cheeks.

Gözyaşları, onun yumuşak yanaklarından aşağıya süzüldü.

Tom rolled up his shirt sleeves.

Gömleğinin kollarını sıvadı.

He rolled up his shirt sleeves.

O gömlek kollarını sıvadı.

Tom rolled over in his sleep.

- Tom uykusunda takla attı.
- Tom uykusunda yuvarlandı.

A coin rolled under the desk.

Masanın altına madeni para yuvarlandı.

The rock rolled down the hill.

Kaya tepeden aşağı yuvarlandı.

They rolled around in the grass.

Çimde yuvarlandılar.

He rolled up his prayer rug.

Seccadesini topladı.

I rolled out of bed last night.

Dün gece yataktan yuvarlandım.

The hedgehog rolled up into a ball.

Kirpi korkudan tortop oldu.

I rolled the dough to make some cookies.

Biraz kurabiye yapmak için hamur açtı.

The ball rolled on the ground towards me.

Top yerde bana doğru yuvarlandı.

Tom and Mary rolled around in the grass.

Tom ve Mary çimde yuvarlandı.

Tom rolled up his sleeves and started working.

Tom kollarını sıvadı ve çalışmaya başladı.

Tom rolled up his sleeve, exposing a hideous scar.

İğrenç bir yara izini açığa çıkarmak için kolunu sıvadı.

You look like you just rolled out of bed.

Az önce yataktan kalkmışsın gibi görünüyorsun.

Tom rolled up his pant legs so they wouldn't get wet.

Tom, paçaları ıslanmasın diye onları sıvadı.

You were drinking too much the night you rolled your car.

Arabanı devirdiğin gece çok fazla içiyordun.

Tom rolled up the string and put it in his pocket.

Tom ipi sardı ve onu cebine koydu.

Tom rolled up his sleeves before he started washing the dishes.

Tom bulaşıkları yıkamadan önce kollarını sıvadı.

He rolled up the string and put it in his pocket.

İpi sarıp cebine koydu.

The Marshal himself was injured when  his dying horse rolled over him,  

Mareşal, ölmekte olan atı onun üzerinden geçtiğinde yaralandı,

The car crashed into the guard-rail and rolled down the hill.

Araba korkuluğa çarptı ve tepeden aşağıya yuvarlandı.

Tom rolled up the poster and put it into a cardboard tube.

Tom posteri sardı ve karton bir tüpün içine koydu.

Tom rolled up his pants and dipped his toes in the water.

Tom pantolonunu sıvadı ve ayak parmaklarını suya daldırdı.

Tom took off his shoes and socks and rolled up his pant legs.

Tom ayakkabılarını ve çoraplarını çıkardı ve pantolon paçalarını sıvadı.

Tom rolled up his pant legs so people could see his bright red socks.

Tom pantolonunun paçalarını sıvadı böylece insanlar onun parlak kırmızı çoraplarını görebildi.

Tom rolled out of bed at 6:30, shuffled into the kitchen and put two slices of bread into the toaster.

Tom 6:30'da yataktan kalktı, mutfağa gitti ve tost makinesine iki dilim ekmek koydu.